Gönderi

*KABAK* 1 Kabak, Kur’ân-ı Kerîm’de zikredilen sebzelerdendir. Allâhü Teâlâ, Sâffât Sûresi’nin 146. âyet-i kerîmesinde şöyle buyuruyor: “Ve onun (Yûnus aleyhisselâm’ın) üzerine (gölgelenmesi için) kabak cinsinden bir ağaç bitirdik.” Yûnus aleyhisselam, bu ağacın gölgesinde oturuyor, meyvesinden yiyor, başka bir gıdaya muhtaç bulunmuyordu.  Âyet-i kerîmede bu ağaç ‘yaktîn’ olarak zikredilmiştir. Yaktîn: Gövdesi olmayan, çabuk filizlenen, çok çatallanan, uzun ve yaprakları büyük olduğundan gölgeliğe müsait bir ağaçtır. Gövdesi olmadığı hâlde buna ağaç denilmesinin sebebi; çatallanıp yükselebildiğindendir. Yûnus (as.)’ın yanı başında bu kabağın bitmesi, balığın karnından çıktığı sıradaki hasta hâlinde kendisine bir siper olması içindir. Zira o, anadan yeni doğmuş bir çocuk gibi zayıf, balığın karnında geçirdiği hayattan müteessir -hasta gibi- bir hâldeydi.  Cenâb-ı Hak, Yûnus (as.)’ın sıcaktan gölgelenmesi, sinek ve sâireden ezâ görmemesi için yaprağı büyük olan kabak ağacını yarattı.  Peygamberimiz (s.a.v.), kabak yemeğini severdi.  Kendisine “Kabağı niçin seversiniz?” diye sorulduğu zaman: “Çünkü o, kardeşim Yûnus Aleyhisselâm’ın ağacıdır.” buyurmuşlardır.  Peygamberimiz (s.a.v.) “Ey Âişe, tencereyi kaynattığınız zaman, içerisine çokça kabak koyunuz. Çünkü kabak, üzgün kişinin kalbini kuvvetlendirir.” buyurmuşlardır. 
·
106 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.