Gönderi

Rearden Davası #5 (Zenginlik Savunması)
Rearden'ın arkasında kalan kalabalıktan sesli soluklar duyuldu. Bunlar güceniklikle değil, şaşkınlıkla ilgiliydi. Karşısındaki yargıçlarsa sessizdi. Rearden sakin bir sesle devam etti: “Hayır, tavrımın yanlış anlaşılmasını istemem. Kayıtlara doğru geçmesi için ifade etmekten memnuniyet duyarım. Gazetelerin hakkımda söylediği tüm gerçeklere katılıyorum. Gerçeklere, dedim, değerlendirmelere değil. Ben yalnız kendi kârım için çalışırım...kârımı da, ürettiğim malları, bunlara ihtiyaç duyan ve satın almaya gücü yeten kimselere satarak elde ederim. Bu malları, onların yararına ve kendi zararıma üretmem. Kendi çıkarlarımı onlarınkine feda etmem, onlar da kendi çıkarlarını benimkine feda etmezler. Eşit olarak, iki tarafın rızasıyla ve iki tarafın avantajına dönük olarak iş görürüz. Bu yolla kazandığım her kuruştan gurur duyuyorum. Zenginim ve sahip olduğum her kuruştan da gurur duyarım. Paramı kendi çabamla, serbest piyasada, iş yaptığım her insanın rızasıyla kazandım. Çalışma hayatına adımımı attığım zamanlar, beni istihdam edenlerin rızasıyla, şimdi yanımda çalışanların rızasıyla, ürünlerimi satın alanların rızasıyla. Bana sormaya korktuğunuz tüm sorulara açıkça cevap vereceğim. İşçilerime, bana sundukları hizmetin karşılığı olarak hak ettiklerinden daha fazla para vermek ister miyim? İstemem. Mallarımı müşterilerimin bana ödemeye razı olduğu fiyattan daha ucuza satmak ister miyim? İstemem. Zararına satmak ya da bedava vermek ister miyim? İstemem. Eğer bu kötülükse, kendi standartlarınıza göre bana ne yapacaksanız yapın. Bunlar benim standartlarım. Her dürüst insanın yapması gerektiği gibi ben de kendi hayatımı kazanıyorum. Kendi varlığımı, o varlığı yaşatmak için çalışmak zorunda oluşumu bir suç olarak görmeyi reddediyorum. Bunu yapabilen biri olmamı ve bunu başarılı bir şekilde gerçekleştirmemi bir suç olarak kabullenmeyi reddediyorum. Çoğu kişiden daha başarılı bir şekilde yapmamı da bir suç olarak görmüyorum. Benim çalışmamın, komşularımın çalışmalarından daha değerli oluşunu, çoğu kişinin benim üretimimi satın almaya, karşılığında para ödemeye istekli oluşunu bir suç olarak göremem. Yeteneklerim için özür dilemeyi reddediyorum...başarım için özür dilemeyi reddediyorum...param için özür dilemeyi reddediyorum. Eğer bu kötülükse, bunu istediğiniz gibi kullanın. Eğer halkın, kendi çıkarlarına aykırı bulduğu şey buysa, o zaman beni halk mahvetsin. Benim yasam budur ve başkasını kabul etmem. insanlar için sizin yapmayı umabileceğinizden çok daha fazla şey yaptığımı söyleyebilecek durumdayım...ama söylemeyeceğim, çünkü kendi varoluşum için başkalarının onayını aramıyorum, mallarıma el konup hayatımın mahvedilmesi için başkalarının çıkarı gibi bir nedeni de kabul etmiyorum. Çalışmalarımın amacı başkalarının iyiliğidir demeyeceğim. Amacım kendi iyiliğimdi, kendi iyiliğini öylesine teslim eden kişilere de saygım yoktur. Size halk çıkarına hizmet etmediğinizi söyleyebilirim...İnsan kurban etmekle hiç kimsenin iyiliği sağlanamaz, diyebilirim. Bir kişinin haklarını ihlal etmekle herkesin hakkını ihlal etmiş sayılırsınız, diyebilirim ve hakları olmayan yaratıklardan oluşan bir topluluğun kaderinin de yok olmak olduğunu söyleyebilirim. Size sonunda elinize geçecek tek şeyin evrensel yıkım olacağını söyleyebilirim...çünkü bu her yağmâcı için böyledir, çünkü kurbanlar sonunda tükenir. Bunları söyleyebilirim, ama söylemeyeceğim. Benim meydan okuduğum sizin politikanız değil, ahlâkî dayanağınız. Eğer insanların başkalarını kurbanlık hayvana dönüştürerek mutlu olacağı doğru olsa ve benden de benim kanım sayesinde hayatta kalmak isteyen yaratıklar için kendimi feda etmem istense, kendim dışındaki toplumun çıkarları için, kendi çıkarlarıma karşı davranmam istense...reddederdim. En iğrenç kötülük olarak reddederdim böyle bir şeyi. Onunla tüm gücümle mücadele ederdim. Tüm insanlıkla mücadele etmem gerekse, ederdim; öldürülmeden önce sadece bir tek dakikalık yaşama şansım olsa bile. Savaşımın haklılığına inanarak savaşırdım, çünkü o, bir canlının yaşamak için verdiği savaş olurdu. Hakkımda hiçbir yanlış anlama olmasın. Eğer kendine halk diyen insanların inancı, kendi çıkarlarının kurbanlar gerektirdiği yolundaysa, o zaman bence kamu yararı cehennemin dibine! Bunu asla kabul etmem!”
Sayfa 240Kitabı okudu
·
150 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.