Otuz gündür yasaklı kelimeler parmak uçlarıma. Ne zaman yeni bir harf can bulmaya kalksa parmak uçlarımda, Bir çığlık yükseldi ülkemin sokaklarında… Gözlerimin, yüreğimin bütün hücrelerimin üzerindeki acıların yüzü kızardı. Gökyüzünü esir aldığında kara bulutlar. Yüzüm kızardı, gözlerimin önünde kül olurken ağaçlar, canlılar. Gözyaşlarım yanaklarımı yaktı, hatıralarıyla, emekleriyle kül olurken insanların evleri. Ne zaman bir rüzgar esse “ eyvah” ne zaman bir kara bulut görsem “ inşallah” düştü dilimden. Çaresizliğin esiri oldum… Bir çığlık yükseldi ülkemin sokaklarında… Tek damla yağmur yağmaz, kül olurken hektar hektar ciğerlerim. Diğer yanında durmadı hiç yağmur. Kara bulutların gözlerini gördüm gökyüzünde, önüne katan her şeyi, alıp götürdü kara sular. Bir tarafım kül olup nefes alamazken, diğer yanım kara suların altında nefessiz kaldı. Çaresizliğimin esiri oldum… Bir çığlık yüksel-emedi ülkemin sokaklarında… Bir yanım kül, bir yanım sular altında kalırken, insan müsveddelerinin caniliği doğdu kucağımıza. Bir çığlık yükselemedi, bir kadın daha…. Dört yanım hüzün, beş vakit acı doldu ruhum. Bir yanım yangın yeri, bir yanım kara bulutların esiri, diğer yanımda katledildi masum insanlar… Bir çığlık yükseldi ülkemin sokaklarında… Yangın, sel, cinayet ülkemin sokaklarını esir almışken kayboldu çocuklar. Kayıptı, esirdi, canına kast edildi, canları vahşice alındı, canlar bir kez daha yandı. Dört yanım hüzün, beş vakit acı doldu ruhum…. Bir çığlık yükseldi ülkemin sokaklarında… Yangın, Sel, Cinayet, Kayıp... Savaştan kaçan masum insan kılığında insancıklar doldu sokaklarım. Dilini bilmediğim, yüzlerini hiç görmediğim başka diyarların insancıkları çaldı çocukların çocukluğunu. Can aldı, canlarını kurtarmanın yalanıyla ülkemin sokaklarına doluşan insancıklar. Dört yanım, hüzün. Beş vakit acı dolu ruhum. Bin bir çığlık yükseldi ülkemin sokaklarında, Kimse duymadı..