Son bir keşif: bu çok çeşitli ve özel nedenlerin hedefi insan bedenidir. Tarihimizi yönlendiren güçler düşüncelerimiz, toplumsal kurumlarımız ve hatta çevremiz üzerinde bedenlerimiz üzerinde olduğu kadar fazla durmamaktadır. Bu nedenle, örneğin, 18. yüzyılda cezalandırma bedene yönelik şiddetli saldırılardan oluşur: dağlamak, uzuvları kesmek, idam; oysa, 19. yüzyılda cezalandırma görünürde daha yumuşak ama bir o kadar fiziksel hapsetme, bir arada tutma ve zorla çalıştırma biçimlerini alır. Mahkûmlar “yumuşak başlı bedenler” üretmek için tasarlanmış çok ayrıntılı yapılara maruz kalırlar. Şu halde, Foucault’nun anladığı tarzda bir soybilim özdeksel, çoklu ve somut bir tarihsel nedensel açıklamadır.