Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

351 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Göreceksin!
Mahsun olma Burma, sevin! Medeniyet getireceğiz sana, Ölmez veya kör olmazsan göreceksin! Medeniyet dediysek sizi medenileştireceğiz demedik. Medeni insanları göreceksin, onlara hizmet ederken… Kulüpte biz briç oynarken hizmet için sizi içeri çağırırsak o zaman göreceksin. Gramafon sesi gelecek kulağınıza, medeniyetle tanışacaksın. Ya da midillilerimizin üzerinde polo oynarken bizi, göreceksin... Işık sizi kör etmezse eğer! Göreceksin, ağladıkça… youtu.be/kbXaIvz6s0o Sekiz bin mil yol kat edeceğiz sizin için. Kıtaları, okyanusları aşacağız. Bu kadar büyük lütfun bedeli olmuşsa çok mu? Madenlerinizin, ormanlarınızın talan olması bizim gibi medeni insanların sıcakla ve sivrisinekle yaptığımız mücadelenin yanında ne ki! Kulüpte içilen viskilerin buzları bile Burma’nın sıcağına dayanamıyor. Sizin için ödediğimiz bedelin farkında mısınız? Siz demişsem dil alışkanlığı. Medeni insanların nasıl konuştuğunu görmeniz için. Yoksa beyaz olmayan insan olur mu? Melez bile araftayken. Ne Avrupalı, ne Hintli. Yazarın kendisi gibi. Öyle ortada, öyle arafta. Arafta bir yazar George Orwell. İlk Hayvan Çiftliği’nde tanıdım onu. İspanya savaşında faşistlere karşı savaşmış bir sosyalist. Ama ideoloji ne olursa olsun güç ve iktidar insanın eline geçince kaynakları nasıl kendi rahatı için kullandığını ironik bir dille o kadar güzel anlatıyor ki. Nereden gelirse gelsin zorbalığa karşı bir özeleştiri okuyoruz. Kitabı hakkındaki yorumlarında bu durumu kendi lehine edebi anlamda kullandığına dair yapmış olduğu özeleştiriyi de buraya not düşerek devam edelim. Edebi ününü önemli ölçüde Hayvan Çiftliği ve 1984 eserlerine borçlu olan yazar, Burma Günleri kitabında da Burma’da polis olarak görev yaptığı döneme dair izlenimlerini aynı edebi dille ve İngiliz özeleştirisi olarak aktarıyor okurlarına. Eser bize ne anlatıyor ve nasıl anlatıyor? Nasıl anlattığına dair edebi ve ironik diline vurgu yapmıştık daha önce. Bunun dışında yalın bir dille, okuru yormayan, akıcı bir anlatımdan bahsetmeliyiz. Bir de Balzac gibi etkili betimlemeler ama daha kısa. Bunlara incelemenin sonunda kısaca yer vermeye çalışacağım. Peki, ne anlatıyor bize Burma Günleri’nde? Yazarın ironiyi kullanarak eleştirel bir dille yazdığına değinmiştik Hayvan Çiftliği hakkında. Burma Günleri’nde ise Batılının Doğu insanına bakışını, Batılıyı benimseyen çürümüş halkı ve onun bürokrasisini eleştirirken aynı cesaretle gidiyor bu hassas konu üzerine. Kendisi Avrupa rüyasına inandığı halde anlatıyor bu iki yönlü kokuşmuşluğu. Avrupalı siyahi olana ve kendinden olmayan herkese karşı ne kadar insanlık dışı ifadeler kullanıyorsa, madalyonun diğer yönündeki sömürgenin masumiyetine inanan yerlilere ve bürokratik çürümeye tutuyor objektifini. Roman karakterlerindeki başarılı örneklere değinmeden geçmemiz olmaz. Her bir karakteri gözümüzde canlandırırken güçlük çekmiyoruz ve davranışlarını kestirebilecek kadar tanıyoruz bu isimleri. Özellikle de Flory’yi. Flory’nin hayatı boyunca ezilerek karakterinin nasıl pasifleştiğini, yüzündeki doğum lekesinin bir ömür boyu karşısına çıktığı ve saklama çabasının onda yarattığı etki, tüm bunların sonucunda da itaate uyumlu bir birey hale dönüşümü çok güzel işlenmişti romanda. Bu dönüşümün hangi temellere dayandığı ve sonunda inandığı konularda bile kendi görüşünü savunmaktan aciz hale geldiğinin okura gösterilmesi romancılık adına güzel örnekti. Bunun dışında yine Flory karakteriyle yerli doktorun fikir münakaşaları işlenirken yazarın anlatmak istediklerini aktarmak için kullanmış olduğu güzel diyaloglara değinelim kısaca. Avrupalı olan Flory İngilizlerin hırsız, zalim ve bencil olduğunu savunurken yerli doktorun İngilizlerin medeniyet getirdiğini savunması ilginç ve dikkat çekici bölümlerdi. İnsan doktor da olsa bir masala inanabiliyor! Flory’nin burada İngilizleri anlattığı bölümü paylaşmasam eksiklik olur. Çünkü bundan daha güzel anlatılamazdı. “Fakat sevgili dostum, hangi yalandan bahsediyorsun?” “Tabii ki yoksul kardeşlerimizi soymak yerine onları kalkındırmak için burada olduğumuz yalanı. Sanırım bu gayet doğal bir yalan. Fakat bu bizi bozuyor, tahmin bile edemeyeceğin şekilde bizi çürütüyor. Sürekli olarak sinsi ve yalancı olduğumuz hissiyle yaşıyoruz, bu bize işkence ediyor ve gece gündüz kendimizi haklı çıkarmaya zorluyor.”(S. 48) Yazar bu özeleştiriyi yaparken zorlanmış mıdır bilmiyoruz ama birçok İngiliz romanında yer alan Hindistan sömürgesindeki İngiliz konumu ve orada yaşananlara dair farklı bir itirafnameyle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Siyahi olanlara karşı İngiliz bakış açısının daha iyi anlaşılması için kitaptan çarpıcı birkaç alıntıyla devam etmek istiyorum. “Hiçbir Avrupalı kanıtları umursamaz.”(S.15) “Eğer yönetemeyeceksek niye bu lanet olasıcıları temizlemiyoruz o zaman?”(S.31) “Kendilerine özgürlük verilmemesi koşuluyla yaşayan en sevimli insanlardı.”(S.37) “Uygulanabilecek tek politika, onlara pislik muamelesi yapmak.”(S.39) “Hindistan’da ne yaptığınızla değil, ne olduğunuzla yargılanırsınız.”(S.165) “bir beyaz adam öldürülmüştü. Böyle bir şey olduğunda Doğu’daki İngilizlerin içi ürperir. Burma’da her yıl yaklaşık sekiz yüz kişi öldürülür; bunun hiçbir önemi yoktur ama bir beyaz adamın öldürülmesi canavarlıktır.”(S.291) “Yanlış adamı asmak hiç adam asmamaktan daha iyidir.”(S.294) “Ah şu tecrübeli Almanlar ne iyiydi! Bu kara köpeklere nasıl muamele edileceğini biliyorlardı.”(S.294) Altını çizdiğim bu ifadelere benzer daha fazlası da vardı eserde. Bu kadarı yeterlidir diye düşünerek devamını getirmiyorum. Yapılanlardan daha fazlasının arzu edildiği ve kanunların önünü kestiğinden dert yanan kahramanlar bulunur bu medeni insanlar arasında. Almanlara bir özenti vardır, çıtanın yüksekliğiyle ilgili. Üstelik bunu faşist İspanyollara karşı savunan Orwell yazar! Kanıksamak, özeleştiri, vicdan veya bir başka isim verebiliriz buna, adına ne dersek diyelim bu satırlar tarihe not olarak düşülmüştür. Biraz da başka şeylerden bahsedelim şimdi. Öncelikle bu kitabı Charles Dickens’ın “Müşterek Dostumuz” eseriyle birlikte okudum. Dickens özellikle “Kasvetli Ev”den başlayarak hep sis ve kasvet üzerinde durur. Bu kavramlar onun kitabına atılan imza gibidir. Bu kitapta da hep sis ve kasvet kelimesi geçiyordu. Bu İngiliz usülü olmalı diye düşündüm. Ne kadar sık kullanılırsa kullanılsın romanda seviyorum bu kavramı. Bunların dışında U Po Kyin karakteri çok eğlenceli ve çarpıcıydı. Bizdeki Zübük karakterine yakın ama daha akıllı, daha tehlikeli. Erol Taş kadar kötü ama onun gibi gülmeden, but yemeden yapıyor bütün şeytanlıkları. Vicdansız karakterler romanlara renk katıyor gerçekten :) Bahsetmiş olduğum ilginç betimlemelere birkaç örnek verelim incelemenin sonunda: “Çünkü Burmalılar, beyaz adamlar gibi şişip sarkmaz, aksine erginleşen meyve gibi simetrik büyürlerdi.”(S.7) “uşağın bir köpeğinkine benzeyen ıslak, sarı irisli gözleri vardı.”(S.26) “öylece duran bir taşmışım gibi yanımdan geçip gittin.”(S.236) “Kafasının içinde büyük, sivri köşeli, metal bir nesne varmış da sağa sola vuruyormuş gibi hissediyordu.”(S.272) Zulümden bu kadar bahsettikten sonra kasvet ve sis dağılsın diye bunları iliştiriyorum buraya. Son olarak çevirmen Elif Balcı için bir not düşmek isterim. Çok akıcı ve güzel bir çeviriydi. Okumaktan büyük keyif aldım. Fırsat buldukça George Orwell’a döneceğim. Tıpkı Shakespeare ve Charles Dickens‘a döndüğüm gibi. Bu kadar İngiliz eleştirisinden sonra bu çelişki değil mi? Edebiyatın özünde de çelişki ve ironi yok mu zaten…
Burma Günleri
Burma GünleriGeorge Orwell · Şule Yayınları · 20213,120 okunma
··
8,3bin görüntüleme
Gönül. okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık. Çok güzel değerlendirmeler yapmışsınız. Geçmiş zamanlarda okuyup sevdiğim eserler için böyle güzel incelemeler okumak bana iyi geliyor.
Burma Günleri
Burma Günleri
ve
Paris ve Londra'da Beş Parasız
Paris ve Londra'da Beş Parasız
benim için çok özel kitaplardır. Hem temas ettiği noktalar için hem de anlatım tarzı için. Yazara her yeni dönüşünüzde memnun kalmanız dileğiyle:)
Resul Bulama okurunun profil resmi
Bir süredir inceleme yaz(a)mıyorum hocam. Bu kitap kendi yazdırdı diyebilirim. Orwell dil ve anlatım olarak iyi ama asıl önemi o döneme ışık tutuyor olması. Özellikle masum bir yerli gencin yok yere gözünün kör edilmesi tetikleyici oldu. Kör olmazsanız derken bunu kastettim. İnceleme rahatlıkla uzayabilirdi ama mesaj yerini bulmuştur diye düşünüyorum. Medeniyet götürenler, medeniyeti ve doğal kaynakları alıp geri dönmüş. Değerli katkınız için teşekkür ediyorum. Bahsettiğiniz kitaplarla Orwell dönüşleri yapacağım. Bu anlatım tarzını seviyorum :) Saygılar.
Eylül Türk okurunun profil resmi
Bir yanda en zorlayıcı gerçekler, diğer yanda kurmacasıyla insanı çekim alanına dahil eden bir anlatım... Eseri bize adeta resmettiniz...👌 Yıllar önce denk geldiğim bir tablo vardı.1860'lı yılların İngiltere'si... O yıllarda sokak süpürücüleri varmış... Ama ekserisi çocukmuş. Vasıta olarak at arabası kullanılıyor ve şehirler çok kalabalık. Bu fakir ve kimsesiz çocuklar, zengin sınıfın etekleri pantolonları kirlenmesin diye önlerini, etraflarını süpürürlermiş... hizliresim.com/45b7yjc Tabloyu incelerken demir parmaklıkların ardında, bakımlı bahçelerde oturan zenginler ve kız çocuğunun yalın ayak hali... Sınıf ayrımının adeta sembolleşmiş ifadesidir... İnceleme yazılası bir inceleme olmuş Resul Hocam :) Vaktinize bereket...
Resul Bulama okurunun profil resmi
Bu resimden başlayabilirdi inceleme. İngiltere'den geçerdik Burma'ya. Asıl anlatmak istediğim buydu çünkü... Bir tarafta medeni insanlar, diğer tarafta medeni olmayanlar, hatta insan bile olmayanlar... Avrupa rüyası içinde özgürlüklerden bahsedenlerin bunu sadece kendine benzeyenler için istediği... O günlerden bugüne değişen bir şey var mı? Söylemler bu kadar açık değil sadece. Bakış açısı yine aynı. Pantolonu tozlanmasın diye el üstünde tutulanlar ve yalın ayak sokakları süpürenler... Teşekkür ederim Eylül Hocam güzel yorumunuz için. Var olun :)
Semih Doğan okurunun profil resmi
Resul Hocam ikinci defa okudum incelemenizi. Nedense iki defa okumam gerektiğini düşündüm :) George Orwell’a ben de fırsat bulup ben de dönüş yapmak istiyorum. Hayvan Çiftliği ve 1984 ile sınırlı bir yazar değil. Hazır telif hakkı da düşmüşken tüm eserlerini iyi bir çeviriyle okumak lazım. Çeviri tavsiyenizi de önemsiyorum bu sebeple. Ellerinize sağlık :)
Resul Bulama okurunun profil resmi
Semih hocam, George Orwell ilgi çekici bir yazar. Siyasi görüşleriyle, yaptıkları ve yazdıklarıyla her açıdan dikkate değer. Bir hayat görüşü var, yazıyla, eylemleriyle bunun gereğini yerine getiriyor. Fakat yazarken ucunun nereye dokunacağına dair endişesi yok. Yanlış gördüğü yere parmak basmaktan hiç çekinmiyor ve kendine has edebi diliyle yapıyor bunu. Yazdıklarının iz bırakmış olması sanırım bu yüzden. Dönüp dönüp okumayı hak ediyor bence de. Sık sık dönüş yapacağım yazarlara bir İngiliz daha eklemiş oldum böylece :) Değerli yorumunuz için teşekkür ediyorum.
Zeynep Demir Kahraman okurunun profil resmi
"Batı'da fert ferdi sömürür. Fert, toplumu sömürür, fert kendi milletini sömürür, fert başka milletleri sömürür. Batı tarihi bir sömürü tarihinden ibarettir. Evvela ferdin fertle, sonra ferdin toplumla, sonra toplum halindeki ferdin diğer toplumlarla savaşı söz konusudur." Bulutları Delen Kartal Cemil Meriç ile Konuşmalar "Tilki medeniyeti" hep gereğini yapmış, Orwell kurgusunu yansıtmış, siz de bu harika incelemeye bizlerle tanıştırmışsınız. Elinize sağlık Resul abi...
Resul Bulama okurunun profil resmi
Benim uzun uzun anlatmaya çalıştığımı Cemil Meriç özetlemiş. Söylemek istediğim tam da buydu. Buradaki sömürge istisnai bir durum değil. Dünyadaki mevcut düzenin hangi sömürüler üzerinde kurulmuş olduğuna ışık tutuyor kitap. Bunu bir İngilizin yazması ayrıca önemli. Teşekkür ediyorum katkınız için Zeynep hocam.
DERYA okurunun profil resmi
Kitabın ismini GURMA BÜNLERİ diye okuyunca başlamadan bıraktım okumayı ayılınca gelicem.
Resul Bulama okurunun profil resmi
Eyvah eyvah :) Biz Burma'da bekliyoruz efendim...
fiLiz okurunun profil resmi
Teşekkür ederim güzel bir kitap yorumu okudum.Yalnız ( tam anlamak istediğim için biraz ayrıntı istiyeceğim)"Kitabı hakkındaki yorumlarında bu durumu kendi lehine edebi anlamda kullandığına dair yapmış olduğu özeleştiriyi de buraya not düşerek devam edelim" şeklindeki cümlenizde ideolojisini mi kendi lehine kullanıyor,kullandığı nedir anlamadım.ikinci paragrafta anlattığınız zorbalık hangi devlet sistemi tarafından yapılıyor? Kitabı mutlaka okuyacağım, şu an merak ettiklerimi cevaplarsanız memnun olurum
Resul Bulama okurunun profil resmi
Öncelikle kendi lehine kullanma özeleştirisi olarak şunu söyleyebiliriz. Tarihi bir dönem ve sömürge var anlatılan eserde, bunu edebi kariyeri için kullandığına dair bir ifadesi var bildiğim kadarıyla. Edebi açıdan bu bir sorun değil, ortaya çıkan metindir önemli olan. Bu metin içinde İngiliz oluşuyla ilgili bir şerh düşüyorum aslında. Ne kadar objektif olabildiğine dair. Bunun çok ötesinde olarak hem edebi üslubu, hem de özeleştiriyi takdir ettiğimi vurgulamaya çalıştım. İkinci olarak da zorbalık konusundan bahsetmek gerekirse; hayvan çiftliğinde eşitlikçi, sosyalist bir beklentiyle gücü eline geçirenlerin diğerlerinden farkı olmadığı vurgulanıyor. Yazar sosyalist olduğu halde böyle bir eleştiri getirmekten çekinmiyor. Burma Günleri'nde ise İngiliz zorbalığı var, yazar İngiliz olduğu halde vurgulamaktan çekinmiyor bunu. Üçüncü olarak ise, dikkatli okumanız için teşekkür ediyorum.
1 sonraki yanıtı göster
DERYA okurunun profil resmi
Sanırım bu kitabı okusaydım incelemeyi anladığım kadar anlamazdım. Başka değincek bir şey kalmışmıdır diye bakıp birde ordan üstüne konuşmak isterdim lakin nitelikli okumak mesele. Bir polis memuru olarak eleştirisel bir dil kullanmasını sevdim Hayvan Çiftliğin de olduğu gibi. Hatta bence Orwell okumayı sırf bu yüzden seçebilirim çünkü bence insan en çok kendini ve toplumunu eleştirirken gelişebilir ve kendini tanır. Emeğinize sağlık :)
Resul Bulama okurunun profil resmi
Ben de özellikle eleştirel dile dikkat çekmek istedim. Sırf bu yüzden okumayı hak ediyor Orwell. Üstüne değinecek konular arasında sizin yorumunuza yer verebiliriz :)
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.