Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

224 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Auster ile varoluş sorgulaması
Muazzam bir roman “Şans Müziği”. Elimden bırakamayıp onca işimin arasında bir günde okuduğum bu roman, esrarengiz kurgusu ve sürükleyici akışının yanısıra, bir çok felsefi akıma yaptığı göndermeler ile de ilgi çekici. Auster bir yandan tümüyle Amerika kokan kahramanlar yaratırken olayları derin felsefi zeminler üzerine yerleştirmeyi çok iyi beceriyor. Kahramanımızın adı Nashe. Orta halli, standart bir Amerikalı; pek okumamış, birçok işe girip çıktıktan sonra itfaiyecilikte karar kılmış, kıt kanaat geçinen, daha iyi bir yaşam arzusundaki güzel karısı evi terkedince küçük kızını bakması için ablasına bırakan, mutsuz bir erkek. Hayatını değiştirmeyi istiyor, ancak bunu yapacak ne azmi, ne de imkanı var. Neredeyse hiç görmediği babasından kendisine miras kalınca, Nashe yıllardır o içini kavuran değişiklik arzusunu gerçekleştirmeyi istiyor. Ancak beklediğimiz -hatta kendisinin de zannettiği gibi- bu parayı kızı ile birlikte daha iyi bir yaşam kurmak için kullanacağı yere, kendi macerasına atılıyor. Amaçsızca Amerika’yı bir uçtan bir uca dolaşmak onun bu garip macerası; mümkün olduğunca az insanla karşılaşarak, hiçbir yeri gezmeden sadece kendisi ile baş başa kalmak; para kazanma kaygısı olmadan sadece kendini iç sesini dinlemek… Para suyunu çekmeye başlayınca yolda tanıştığı genç kumarbaz Pozzi ile birlikte, piyango ile zengin olmuş iki sonradan görmeyi, Flower ile Stone’u, pokerde “ütme” planları, hikayenin esas zeminini oluşturuyor. İkilimiz kendilerini önce esrarengiz bir malikanenin, sonra heyecanlı bir poker oyununun, akabinde ise varoluş sorgulamalarının içinde buluyorlar. “Varoluş sorgulaması” derken neyi kastettiğimi detaylı anlatmayacağım; zira bunu yaparsam romanın tüm esrarını kaçırmaktan korkarım. Ancak iki talihsiz kahramanımız ile Sifios arasındaki paralelliği vurgulamaz, Nashe’nin nihilist duruşundan bahsetmez, kahramanlarımız ve Flower-Stone arasındaki ilişkinin “
Godot'yu Beklerken
Godot'yu Beklerken
”deki köle-sahip ilişkisine ne kadar da benzediğini tespit etmezsem, incelememin hakkını verememiş olurum. Malikanedeki esrarengiz makette yer alan içe geçmiş görüntüler ise bana -daha önce “
New York Üçlemesi
New York Üçlemesi
”nde de olduğu gibi- Mevlana’yı hatırlattı. Auster Mevlana’dan haberdar mıdır, Vahdet-i Vücud’u duymuş mudur bilmem, ancak kurduğu postmodern dünyadaki o içi içe geçiş; görünen ile gerçeğin iç içeliği; yok olmadan ama değişerek bütünün içinde kaybolma meselleri bence
Mesnevi
Mesnevi
’yi anımsatıyor. Son olarak “Şans Müziği”ni okurken arka planda kafamın içinde devamlı bir müzik çaldığını da söylemem lazım; Nashe ile birlikte seyahat ederken Country, malikane hapsi sırasında ise Mozart. Auster romanlarında müziği gerçekten çok iyi kullanıyor. Bir “
New York Üçlemesi
New York Üçlemesi
” kadar olamasa da metaforlarla süslenen bu heyecanlı ve sürükleyici romanı meraklısına öneririm.
Şans Müziği
Şans MüziğiPaul Auster · Can Yayınları · 2017479 okunma
··
1.111 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.