Gönderi

Duyusal dürtü, insanın fizik varlığından ya da duygusal doğasından kaynaklanır ve onu zamanın sınırları içine koymaya ve maddeleştirmeye çalışır...Ama buradaki madde, zamanı dolduran değişim ve gerçeklikten başka bir şey değildir; dolayısıyla bu dürtü, zamanın bir içeriği olsun diye değişim ister.Bu sırf içi doldurulmuş zaman durumu, duygu demektir ve fiziksel varlığın kendini ortaya koyduğu şey yalnızca odur...İnsan şimdiki zamandaki şeyi hissetmekle, şartlarının bütün sonsuz imkanları varlığın bu tek tarzıyla sınırlanmış olur.Yani bu dürtünün tamamiyle etkili olduğu yerde, zorunlu olarak en sert sınırlama vardır; insan bu durumdayken bir büyüklük biriminden başka bir şey değildir ya da daha doğrusu o var değildir, çünkü kişiliği, duygu ona egemen olduğu ve zamanı peşinden sürüklediği sürece kaldırılmıştır.
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.