Hem rus, hem de dünya edebiyatının en önemli eserlerinden birisi ve belki de zirvesi.
Kitabı okurken kendimi kitabın içerisinde hissettim. Sürekli Raskolnikovun yerinde olsaydım ben ne yapardım, nasıl davranırdım diye kendime sordum.
Raskolnikov, Petersburg’da küçük bir dolabı andıran odada yaşamaktadır. Hukuk öğrencisi olan Raskolnikov ekonomik sıkıntılardan ötürü bir süre önce okulu bırakmak zorunda kalmıştır. Bu küçücük odada kalırken düşünmek için çok fazla zamanı olmuştur.
Raskolnikov bir bit olarak gördüğü tefeci kocakarıyı öldürüp parasını alarak hem eğitimine devam etmeyi, hem de ailesine destek olmayı planlıyor. Planladığı gibi tefeci kocakarınin evine giderek onu baltayla öldürüp paralarını alıyor. Ancak planlamadığı bir şey oluyor ve Raskolnikov evden çıkmadan kocakarının kardeşi Lizaveta eve geliyor. Raskolnikov Lizavetayı da öldürüyor.
Raskolnikov’un ruh hali, bu çifte cinayetle birlikte yerle bir oluyor. İşlediği suçu kimse görmemiş olmasına rağmen korkusu ve vicdanı onu rahat bırakmıyor...
Kesinlikle herkesin en az bir kez okuması gereken bir başyapıt. Daha fazla spoiler vermeyeyim, okuyun ve mümkünse okutun.