Gönderi

Felsefe sadece doğumla ölüm hadisesi arasına sıkışmış bir insanın problemlerini ele alıyor, İnsana dünya kurulmazdan önce dünya yıkıldıktan sonra yani ölüm ötesinde hiç bir tavsiyede bulunmuyor. Hâlbuki bılhassa ilahi dinler, ınsana 'Kala Belâ'dan itibaren bir başlangıç ve ahirette ebedi bir hayat vaad etmektedir. Bu ahiret hayatı olan inanç, insanı dünya hayatında düzene sokmakta ve günlerini bu ebedi hayatı kazanmak istikametinde tanzim etmektedir. Felsefe din değil ki hayat düzeni için emirler verebilsin, ilkeler getirsin, kurallar koyabılsın. Gerçi Kari Jarpers, felsefenin ölümden sonraki hayatı aydınlatması zaruretinden bahsediyor ama felsefe ölüm ötesini ne ile aydınlatacak? Max Scheler, Fransızcaya Mort et Survie (Olum ve Ahiret), (irad. de M. Dupuy, Aubier, Paris 1952) adıyla çevrilen eserinde “ölümün bilgi teorısi"ni kurmaya çalışıyor. Hristiyanlıktan aldığı tesir, ölüm ötesini aydınlatmaya yeter mı? Hâlbuki dünyadaki her insan, ebedilik duygusu ve inancı içinde yaşamaktadır. Bu hayatın ötesinde ebedi bir hayata bağlanıyor ve hayatını ona göre tanzim etmeye çalışıyor ki orada ebediyen mutlu yaşamanın ümidi içinde hayat sürsün. Felsefe bunları nasil ve ne ile temin edebilecektir? Belki de şöyle bir yol vardır: O da din ile işbirliği yaparak bunu çözebilmektir. Zaten bunu birçok filozof yapmıştır ve yapmaktadır.
Sayfa 32 - Süleyman Hayri BolayKitabı okudu
·
93 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.