Gönderi

106 syf.
6/10 puan verdi
Bir kitap okudum ve hayatım değişti derler ya hani, hıh işte o kitap bazen ilk okuyuşta çalışmayabilir. 25 yıl boyunca her gün okusanız da o kitabı bazen etki etmeyebilir. Ama kelimelerin öyle bir gücü var ki işte 25 yıl sonra, fark ettiğiniz tek bir kelime inandığınız, yaşadığınız bütün sistemi alt üst etmeye sebep olabilir. demek ki nasıl akacak kan damarda durmuyorsa, yaşanacak aydınlanma da aynı o şekilde durmuyormuş. Aslında son derece monoton hayatınızda, birbirini tekrar eden günler yaşarken, aynı rutini izlerken, aynı yerlerde aynı şeyleri yapıp aynı kitabı okurken bile o monotonluğun içinden anlık bir farkındalıkla sıyrılmamız mümkünmüş demek. Demek ki "zaten aynı şeyler ya" diye ezbere yaşamamak gerekiyormuş hayatı. İşte bir lisede edebiyat öğretmeni olan romanımızın baş kahramanı Elias Rukla, tam da bu şekilde yıllardır derslerinde okuttuğu kitabı okurken daha önce fark etmediği bir kelime ile tüm hayatını sorguladığı bir atak geçiriyor. Okuttuğu kitaptan (Yaban Ördeği - İbsen) bir alıntı yapıyor: "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz" Sanırım kendisinin başına gelen şey de tam olarak bu oluyor, hayatı boyunca kendisini kandırdığı idealizmi, insan ilişkilerinde samimiyet ve eşine duyduğu aşk ile yüzleşiyor. Hepsinin ne kadar pamuk ipliğine bağlı olduğunu ve insanın kendini ikna etmek konusunda başarılı bir varlık olduğunu görüyoruz biz de bu sayede. Sıkıldığı için öğrencilerine kızarken aslında kendisinin de öğrenciyken ne kadar sıkıldığını fark ediyor, imrendiği ve hayranlık duyduğu arkadaşının neden kendisiyle arkadaşlık yaptığını sorguluyor, kelimelerle anlatılamayacak kadar güzel olan eşinin güzelliği bittiği noktada o ana kadar fark edemediği davranışlarını fark etmeye başlıyor. Belki de insan kendinin kurdudur diye düşünmeden edemiyorum bunları okuduktan sonra. Yaban Ördeği eserini incelerken defalarca kez karakterler üzerinde duruyor Elias Rukla. Aslında bir yan karakter olan Dr. Relling'e neden ihtiyaç duyulduğunu anlamlandırmaya çalışıyor, Relling'in antagonist olduğunu düşünüyor. Ben de Elias'ın hikayenin neresinde olduğunu anlamlandırmaya çalıştım. Evet hikaye onun hikayesiydi ama Elias tam olarak bu hikayenin neresinde? Bize kesitler sunduğu öğrencilik yaşamında da, sonraki yetişkinlik ve evlilik hayatında da sanki Elias hikayenin yan karakteri; ana karakter ise önce Johan sonra da Eva gibiydi. Tam olarak kendisini keşfettiği, hayatına dair bu sorgulamaları yaptıktan sonra ana karakter haline geliyor bana kalırsa Elias ama o zaman da kitap bitiyor ve biz ana karakter Elias'ın neler yaptığını göremiyoruz. Kader :) Bunların yanında eğitim sistemine ilişkin de güzel eleştiriler var kitapta. Eğitim küresel bir sorun gerçekten, Norveç'te de benzer şeyler yaşanıyor ve tartışılıyor. Ayrıca kitaptaki kadın karakterlere ilişkin de detaylı düşünmenin faydası olabilir. Ayfer Tunç ve Murat Gülsoy'un kitaba dair detaylı incelemesine linkten ulaşabilirsiniz. youtu.be/CBrz2Iyzn9E Kendi hikayelerimizin ana karakteri olabilmek dileğiyle, sevgiler.. 21/12/21
Mahcubiyet ve Haysiyet
Mahcubiyet ve HaysiyetDag Solstad · Yapı Kredi Yayınları · 20192,519 okunma
·
83 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.