Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

380 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Gerçek adıyla "Ölü Bölge", Stephen King'in 70'li yıllarda yazdığı ve doğal olarak en iyi eserlerini verdiği 70 ve 80'li yılların bütün izlerini taşıyan bir klasik. Kitap kesinlikle en iyi King eserlerinden birisi olduğu gibi, baş karakterimiz Johnny Smith de en güzel çizilmiş Stephen King karakterlerinden birisi diyebiliriz, kesinlikle. Ne yazık ki Türkçe adının kitapla hiç bir ilgisi yok. Kitap, küçükken geçirdiği bir kazanın izlerini senelerce taşıyan ve gençlik yıllarında yaşayacağı büyük ve ölümcül bir trafik kazasının ardından hayatı tamamen değişecek olan Johnny Smith'i anlatıyor. Kitaba korku kitabı diyemeyiz, psikolojik gerilim kitabı dememiz daha uygun. Yazar belki de gelecekte yaşanacak olayları görebilme yeteneğinin insana vereceği huzursuzluğu, bu kişinin ahlâki çıkmazlarla yüzleşerek toplumda kendine bir yer bulamamasını anlatarak farklılığının bedellerinin ödenmek zorunda kalacağı bir dışlanmışlık hikâyesi olarak kurguluyor kitabı. Johnny kitap boyunca karşısına çıkan bir çok olayla istemediği durumlar yaşamak zorunda kalırken farklılığından faydalanmayı seçen insanlardan kendisinden korkanlara, kendisini seven ve destek olanlara dek bir çok insanla beraber hayatta kalmaya çalışarak nihayetine doğru yürüyor. King'in en sevdiğim yönlerinden birisi olan kafa sesleri, ya da başkalarının sözlerinin baş karakter tarafından sık sık, sanki bir lanet gibi hatırlanması gibi özellikler eserin güzelliğini artırıyor. 90 ve 2000'li yıllardaki eserlerinde ne yazık ki daha çok ayrıntı ve bilgi bolluğu veya aşırılığıyla kitaplarının zedelendiğini gördüğümüz Stephen King burada yeteneğinin en zirvede olduğu, hayâl gücünün en yükseklerde gezindiği dönemlerin bütün güzel yanlarını kitaba katıyor: gerçekçi karakterler, çok güzel kotarılmış diyaloglar, asla aksamayan bir ritim, son derece dozunda verilen bir gerilim hissi ve merak duygusu... King, Johnny'nin üzücü hikâyesini anlatırken onu kendi külliyatının en güzel insanlarından birisine de dönüştürüyor; çünkü basit bir yazarın basit bir gerilim kitabında göz alıcı ve sığ bir heyecan ögesine dönüşebilecek olan geleceği görme yeteneği burada Johnny için bir trajedi aracına, bir kader çelmesine , hayatını kısıtlayan ve daraltan bir sessiz acı çekme merasimine dönüşüyor. Mahşer, 'O', Sadist, Cujo gibi başyapıtlarıyla Stephen King, bu eseriyle de gerçekten popüler edebiyatın ve korku edebiyatının en değerli ve kalburüstü yazarlarından birisi olduğunu ortaya koyuyor. Bu yüzden hiç King okumamış okurlara gönül rahatlığıyla bu eseri önerebilirim. Ben de 30 sene önce okumuş ve çok sevmiştim. Yeniden okudum ve yine çok sevdim...
Çağrı
ÇağrıStephen King · Altın Kitaplar · 20201,406 okunma
··1 alıntı·
758 görüntüleme
Metin T. okurunun profil resmi
Aslında yazarla barışıklığım pek yoktur. Yazar değil de türü demem daha doğru olurdu. Bu anlamda belirtmem gerekir ki, yazarları çok severim. Bir aralar okumuşluğum oldu. Türü kastediyorum. Şimdilerde, kemale eremesem de, her neyse erdiğim yer, belki de yaşayacağımın yaşadığımdan daha az kalmasından, pek çağırmıyor beni. Vahşetin çağrısını çok oldu kaybedeli. Başka çağrılarla uğraşmaktayım zira. Hani diyorum, dostumun teşvikiyle bir hamle yapsam, alsam kitabı elime...Garip, artık kendimi de ikna edemiyorum. Tecrübe bilginin önüne geçmiş. Tutucu dediklerinden biri olmuşum. İşin ilginci, pek şikayetim de yok bundan. Hiç olmazsa barışığım Meto'yla. Yok, okumayacağım. Rogojin'in yorumunu okurum, ama okumam bu türden önerdiği kitabını, diyorum. Kendim için bu dediğim. Haddimi elbette aşmak istemem. Zaten incelemede yazarı yoksa incelemenin, soğuk bulurum. Okuma sürecinde okuru da ararım cümlelerin arasında. En sıcağı budur, gibi gelir. Yoksa, internet tahlil dolu. Soğuklar. Duygusuzlar. E canım, yarın bu konudan sınavım da yoksa, niye sıkayım kendimi? Vallahi okumam! En son "Gözlem Evi" miydi? O da, neyse işte. Ama bir "Aziz Bey Hadisesi" vardı ki, ayık okudum, içtim okudum...Zevk aldım. Hissettim. Duygulandım. Gözlerim buğulandı hatta. Ağlattın be! Paylaştığın her şeyde kendimden bir şey gördüm. Geçmişimi, geleceğimi hatta. Şarkıları hüzün bastı. Ben şarkıların içine girdim. Sen dostum, bilir misin, Böll'ün "Adem Oğlu Neredeydin"ini artık daha çok sevdiğimi, illa da senin yazından sonra? Belki de hatırlamıyorsundur neredeydin değil de nerdeydin, diye yazdığını? Anlattığın okuma süreciydi de ondan, içindeydin ya, içinden geldiği gibi yazmıştın da ondandı. Her okuma bir içselleştirmedir aslında. İçselleştirilmiş incelemeler işte bundan dolayı samimidir. Ben böyle incelemeleri severim. Her hafta ya c.tesi ya da pazar gecesi Charle Aznavour'dan ful konser yayınlardı TRT. 1975-76 belki de 77 idi. Bir şey oldu, kestiler. Gasteler yazdı sonra. Adam Fransız değil, Ermeniymiş. Sevmiştim adamın şarkılarını. Bana ne ne olduğundan. Bir daha hiç yayınlamadı TRT. Adamı Türklere unutturdular. Ben unutmadım ama. Çünkü onun şarkı söylediği sürece yerleştirmiştim kendimi. Onu yıktı alçaklar. Beni yaraladılar aslında. Çünkü ben Aznavour'un müziğini kendisiyle beraber içselleştirmiştim. Hayatımın bir sürecine yerleştirmiştim. Bak, kaç yıl oldu hala hatırlar, hala beddua ederim, sebep olanlara. :))) Sağlıcakla kal dostum.
Cem okurunun profil resmi
Metin hocam hayatımın en büyük hastalığını yaşıyorum ve bu heba kitabıyla ve aziz bey hadisesi kitabıyla çakıştı. Mahvettiler beni artık denk geldi galiba. İnceleme yazasım gelmiyor yazamıyorum zaten. İyi durumda değilim. Hafif şeyler okumak istiyorum... ama sizin yazınız yine güzellik dolu..hepimizin sağlığına diyorum...
1 sonraki yanıtı göster
viveka okurunun profil resmi
King'in karakter ve olay örgüsü yönünden güçlü bir yazar olduğunu düşünüyorum. Çağrı, hikaye açısından şu an (yani incelemeniz sonrası) bana çekici gelmiş durumda. Güzel inceleme (her zamanki gibi), elinize sağlık.
Cem okurunun profil resmi
Oldukça iyi gerçekten ve yürek burkan bir hikayesi var..gün boyu sık sık johnny'yi düşündüm
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.