Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

viveka yorumladı.
380 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Gerçek adıyla "Ölü Bölge", Stephen King'in 70'li yıllarda yazdığı ve doğal olarak en iyi eserlerini verdiği 70 ve 80'li yılların bütün izlerini taşıyan bir klasik. Kitap kesinlikle en iyi King eserlerinden birisi olduğu gibi, baş karakterimiz Johnny Smith de en güzel çizilmiş Stephen King karakterlerinden birisi diyebiliriz, kesinlikle.
Çağrı
ÇağrıStephen King · Altın Kitaplar · 20201,411 okunma
··1 alıntı·
779 görüntüleme
viveka okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
King'in karakter ve olay örgüsü yönünden güçlü bir yazar olduğunu düşünüyorum. Çağrı, hikaye açısından şu an (yani incelemeniz sonrası) bana çekici gelmiş durumda. Güzel inceleme (her zamanki gibi), elinize sağlık.
Cem okurunun profil resmi
Oldukça iyi gerçekten ve yürek burkan bir hikayesi var..gün boyu sık sık johnny'yi düşündüm
Metin T. okurunun profil resmi
Aslında yazarla barışıklığım pek yoktur. Yazar değil de türü demem daha doğru olurdu. Bu anlamda belirtmem gerekir ki, yazarları çok severim. Bir aralar okumuşluğum oldu. Türü kastediyorum. Şimdilerde, kemale eremesem de, her neyse erdiğim yer, belki de yaşayacağımın yaşadığımdan daha az kalmasından, pek çağırmıyor beni. Vahşetin çağrısını çok oldu kaybedeli. Başka çağrılarla uğraşmaktayım zira. Hani diyorum, dostumun teşvikiyle bir hamle yapsam, alsam kitabı elime...Garip, artık kendimi de ikna edemiyorum. Tecrübe bilginin önüne geçmiş. Tutucu dediklerinden biri olmuşum. İşin ilginci, pek şikayetim de yok bundan. Hiç olmazsa barışığım Meto'yla. Yok, okumayacağım. Rogojin'in yorumunu okurum, ama okumam bu türden önerdiği kitabını, diyorum. Kendim için bu dediğim. Haddimi elbette aşmak istemem. Zaten incelemede yazarı yoksa incelemenin, soğuk bulurum. Okuma sürecinde okuru da ararım cümlelerin arasında. En sıcağı budur, gibi gelir. Yoksa, internet tahlil dolu. Soğuklar. Duygusuzlar. E canım, yarın bu konudan sınavım da yoksa, niye sıkayım kendimi? Vallahi okumam! En son "Gözlem Evi" miydi? O da, neyse işte. Ama bir "Aziz Bey Hadisesi" vardı ki, ayık okudum, içtim okudum...Zevk aldım. Hissettim. Duygulandım. Gözlerim buğulandı hatta. Ağlattın be! Paylaştığın her şeyde kendimden bir şey gördüm. Geçmişimi, geleceğimi hatta. Şarkıları hüzün bastı. Ben şarkıların içine girdim. Sen dostum, bilir misin, Böll'ün "Adem Oğlu Neredeydin"ini artık daha çok sevdiğimi, illa da senin yazından sonra? Belki de hatırlamıyorsundur neredeydin değil de nerdeydin, diye yazdığını? Anlattığın okuma süreciydi de ondan, içindeydin ya, içinden geldiği gibi yazmıştın da ondandı. Her okuma bir içselleştirmedir aslında. İçselleştirilmiş incelemeler işte bundan dolayı samimidir. Ben böyle incelemeleri severim. Her hafta ya c.tesi ya da pazar gecesi Charle Aznavour'dan ful konser yayınlardı TRT. 1975-76 belki de 77 idi. Bir şey oldu, kestiler. Gasteler yazdı sonra. Adam Fransız değil, Ermeniymiş. Sevmiştim adamın şarkılarını. Bana ne ne olduğundan. Bir daha hiç yayınlamadı TRT. Adamı Türklere unutturdular. Ben unutmadım ama. Çünkü onun şarkı söylediği sürece yerleştirmiştim kendimi. Onu yıktı alçaklar. Beni yaraladılar aslında. Çünkü ben Aznavour'un müziğini kendisiyle beraber içselleştirmiştim. Hayatımın bir sürecine yerleştirmiştim. Bak, kaç yıl oldu hala hatırlar, hala beddua ederim, sebep olanlara. :))) Sağlıcakla kal dostum.
Cem okurunun profil resmi
Metin hocam hayatımın en büyük hastalığını yaşıyorum ve bu heba kitabıyla ve aziz bey hadisesi kitabıyla çakıştı. Mahvettiler beni artık denk geldi galiba. İnceleme yazasım gelmiyor yazamıyorum zaten. İyi durumda değilim. Hafif şeyler okumak istiyorum... ama sizin yazınız yine güzellik dolu..hepimizin sağlığına diyorum...
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.