Gönderi

" Acaba var olanlar yokluk halinden varlık haline mi intikal etmişlerdir? Yoksa mümkünlerin hakikatleri, yoklukta kalmaya devam ederken, Hakk’ın varlık aynasında birbirlerini mi idrak etmişlerdir? Yoksa Hak kendilerinde zuhur ederken birbirlerini idrak edip, söz konusu olan sadece ‘zuhur’ olduğu halde, varlık kazandıklarını mı zannetmişlerdir? Böylece İbnü’l-Arabî’nin a'yân-ı sâbitenin kendilerini ve birbirlerini idrak edişlerinin mâhiyeti önünde ‘hayret’ içinde kaldığını görmekteyiz. Bununla birlikte İbnü’l-Arabi şu konuda asla kuşku duymaz: A'yân-ı sâbite, varlıklarını hangi tarzda idrak ederlerse etsinler, hariçte mevcut değillerdir ve ‘yokluk’ halinde kalıcıdırlar. Mümkün: Hak vücûd [varlık] yönünden mevcutların aynıdır. Buna göre yaratılmışlar denilen şeyler, ondan başkası değildir. Çünkü yokluk özelliğindeki a'yân-ı sâbite, yoklukta sabittir ve mevcutlardan bir koku almamışlardır. (Fusûs, 76) Sadece Allah ve mümkünler vardır. Allah var olan, mümkünler ise [yoklukta] sabit olandır. (Fütûhât, IV:410) Sadece Allah var, başkası değil Gören herkes Varlık olarak O’nu görür. (Fütûhât, III:329) "
Kabalcı Yayınları
·
59 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.