Gönderi

556 syf.
·
Puan vermedi
·
29 günde okudu
Emile Zola'nın 1885 yılında yazdığı Germinal ,19. yüzyılda Fransa'daki maden işçilerinin özgürlüklerini ve ücretlerini artırmak için, sermaye ile çatışmasını ve mücadelesini anlatan, dünya edebiyatının en ünlü gerçekçi romanlarından biridir. . Adını “tohum, ürün, bereket” anlamına gelen germinal sözcüğünden alan bu roman, yazıldığı dönemde öylesine büyük bir ün kazanmıştı ki, Zola öldüğünde işçiler cenazesinde “Germinal, Germinal” diye bağırmışlardı. Zola, madencilerin sefalet içindeki yaşamını çok canlı ve gerçekçi bir dille tasvir ediyor. Kasabadaki işçiler, atadan babadan madenciler ve bu madenci kasabasında doğup maden ocağında ölüyorlar. Madendeki tüm işçilerin kaderi, küçücük yaşlarda madene bir mahkûm gibi inmek ve ölüsü çıkana kadar orada çalışmaktır. Tek göz odada yiyip içen, yatıp kalkan, banyo yapan kalabalık işçi ailelerinde, mahrem denen hiçbir şey kalmadığı gibi, gerçeklik de çırılçıplak ortada duruyor. Aileler ise çocuklarının eve para getirmeleri dışında hiçbir şeyleri ile ilgilenemiyorlar. Madencilerin sefaleti, onların tüm alışkanlıklarını, yaşamlarını ve “ahlâk” anlayışlarını belirlemiş durumda. Burjuvazinin “kutsal” ailesinin yalanlarla ve ikiyüzlülükle örülü duvarı, hayatın gerçekliği içinde tuzla buz oluyor. Yozlaşan, çürüyen, açlık içinde ne yapacağını bilmez hale gelen işçiler; patronların, müdürlerin evlerine dilenciliğe giden, kasabanın iğrenç, uçkur düşkünü dükkân sahibinin cinsel isteklerini tatmin etme karşılığında borç alabilen işçi kadınlar…Aile kavramının çok farklı açılarını da konu edinmiş Zola. Çarpıklıklar.. Pek çok soru çıkıyor karşımıza aslında: Örgütsel eylemler ve getirileri? Kalabalığın gücü ve yıkıcılığı? Açlık? İnsanı son derecede değiştirebilen yokluk? Romanın birincil karakteri, göçebe bir işçi olan Etienne Lantier, hayatını kazanmak için korkutucu bir maden şehri olan kuzey Fransa'daki Montsou'ya gelir. Etienne çalışkan, idealist ama kırılgan bir genç adamdır. Önceki işi makinist şefliğinden kovulmuş olan Etienne orada kıdemli madenci Maheu ile arkadaş olur, sonrasında bu arkadaşlık ona kalacak bir yer ve madende kömür arabası itrek para kazanabileceği bir iş bulmasında yardımcı olur. Maheu, 7 çoçuklu bir babadır. Maheude ise madenci ailenin cefakar annesidir. Bir de evde babası ihtiyar Bonnemort vardır. Bonnemort Baba, dönemin zor koşullarını en iyi yansıtan bir karakterdir. Daha sekiz yaşındayken madene inmiş, üç kez madenden ölmek üzereyken çıkarılmış, ama kurtulmuştur. Artık zor çalışıyordur, şirket bir türlü emekli yapmaktan kaçınır. Çocuklarla beraber Maheu'nun ailesinde beş kişi çalışmaktadır. Çok zor şartlar altında, her gün sabah dört öğleden sonra üçe kadar vardiyalı, yerin 554 metre altında sağlıksız koşullar altında çalışmaktadırlar. Çalışkan ve gururlu anne Maheude'nin tek derdi ise ailesinin karnını doyurmaktır. Evde çalışmayan küçük yaşta üç çocuk vardır. Getirdikleri üç beş kuruşla borç alarak, acımasız bakkala yalvararak, zenginlerin evine giderek yemek bulmaya çalışır. Madenden döndüklerinde ortası kesilerek leğen yapılan bir fıçıda aynı suyla yıkanırlar, hem de oturma odasında. Evin büyük kızı Catherine, 15 yaşında, yeterli beslenmediği için yaşından küçük gösteren, zayıf ve nazik bir kızdır. O da erkekler gibi işçi tulumunu giyerek bir oğlan çocuğu gibi madene inerek çalışmaktadır. Hatta Etienne en başta onu bir erkek çocuğu zannetmiştir. Büyük oğlan Zacharia ve küçük olan kötü ruhlu Jenalin evin diğer üyelerindendir. Evin son karakteri annesine yardım eden, kambur ve iyi niyetli Alzire'dir. Evde çalışan eksilmesin diye çocukların evlenmesini ailelerin geciktirmesinden dolayı, gençler cinselliklerini tenha alanlarda yaşamaktadırlar. Zacharie'nin iki çocuğu vardır. Sonradan çocukların annesi Philomene ile evlenir. O evlendikten sonra ondan kalan boş yere eve kiracı olarak Etienne gelir. Jeanlin ile beraber aynı yatakta yatmaya başlar. Bu sırada evin büyük kızı Cathreine'ye aşık olur. Fakat Catherine kaba ve küstah Chaval'la beraber olur ve onunla yaşamaya başlar. Etienne, çok sayıda aşırı sol kitap okuyarak ve madenin dibinde geçimini sağlamak için Montsou’ya gelen anarşist Rus göçmen işçi Souvarine ile yakın bir dostluk kurarak sosyalist ilkeleri benimser. Eskiden daha iyi ücret alıp, karınlarını borç almadan doyuran işçiler, son zamanlarda payandalardan ve birçok şeyden kesilen ücretlerden dolayı artık para yetiştiremez ve geçinemez hale gelirler. Öfkeli ve haksızlıklara tahammülü olamayan Etienne bu durumda sessizliğini koruyamaz ve yardım sandığı adı altında bir proje başlatır. Erternasyonal'in de yardımıyla para toplanır ve artık grev kaçınılmaz olur. Grev patlak verir. Önce Montosu'da başlayan grev daha sonra diğer kömür madenlerine de sıçrar. Destek olmayanlara da zaten, grevdeki işçiler çalışanlara tepki verirler ve çalışmalarını engellerler. Fakat işler çığırından çıkar. Çünkü sermaye işçilerin istediklerini kabul etmeyeceklerini açıklar ve toplanan yardım sandığı tükenmiştir. İşçiler sokaklara dökülür. Burada fakir halkın halinden anlamayan ve tek dertleri lüks yaşam olan zenginlerin vurdumduymazlığını görmekteyiz. Etienne artık işçilerin lideri konumundadır. Jean-Bart'taki rakip ocağın grev yapmasını isterler ve binalarına hücum ederler. Orada çalışan Chaval ve Catherine kıl payı kurtulur. Bu durum maden ocağı sahibini iflasa sürükler. Eşleri ve çocuklarıyla, artık açlıktan kırılmak yerine harekete geçmek gerektiğine inanan binlerce isyancı madenci, diğer madenlerdeki işçileri de greve ikna etmeye çalışırlar. İşçiler “ekmek, ekmek” çığlıklarıyla burjuvaların yaşadıkları yerlere saldırırlar. Kendileri açlıktan kırılmak üzereyken onların bolluk içinde yaşamalarına tahammül edemez ve “kahrolsun burjuvazi, yaşasın toplumsal eşitlik” diye bağırırlar.Bu durumda çaresiz kalan işletme silahlı kuvvetlerden yardım ister. Bazı işçilerin dönmesi için çağrılar yapılır. Bunların başında ise Chaval vardır. Grev yapanlar tekrar çalışanlara sinirlenir ve askere taş atarlar. Çıkan ateşli saldırıda Maheu ölür. İsyancılar polis ve askerler tarafından şiddetli ve acımasızca bastırılır, bu özellikle Maheu ailesi için çok dramatik boyutlara varır. Bütün hayalleri ve umutları yok olmuş bir durumda işçiler grevden vazgeçerler ve çalışmaya geri dönerler ancak anarşist duygularına gem vuramayan Souvarine madene sabotajda bulunur, sonucunda ise içlerinde Catherine, Chaval ve Etinenne’in bulunduğu bir grup işçi madenin dibinde mahsur kalır. Bunu izleyen dram ve uzun süren kurtarma sahnesi Zola’nın en başarılı anlatımlarından biridir ve roman çok dramatik bir sonla biter. Birkaç kişi çöken madenden kurtulsa bile Etienne, Chaval ve Catherine madende sıkışırlar. Kavga sırasında Chaval ölür. Etienne ve Catherine ise ilk defa aşklarını çöken madende yaşarlar fakat kurtarma ekipleri ulaşana kadar Catherine ölür. Geçen dokuz günün ardından saçları bembeyaz olmuş Etienne kurtulur, hastanede geçen günlerin ardından iyileşir ve Paris'e yoldaşı Pluchart'ın yanına giderek beraber Enternasyonel'de çalışmaya karar verir. Madende çalışmaya başlaya anne Maheuda ile karşılaşır ve konuşurlar. Kadın ona kızmadığını, kocasının ve iki çocuğunun ölmesinden sonra dahi her zaman içinde bir umudun olduğunu söyler. İşte Germinal buna rağmen umudun asla sönmediği, işçi sınıfının tekrar ayağa kalkacağı mesajıyla biter. O umutsuzluğu değil umudu aşılar işçilere ve şu cümlelerle roman aslında bir sonun değil yeni başlangıçların olacağını sezdirir. Zola'ya göre yaşanan tüm bu acılar uğruna yaşanmıştır ve hiçbiri tarihin tozlu sayfalarında kalmayacak, geleceği aydınlatacak bir ışık olacaktır. “Cana can katan, her yandan gençlik fışkıran o sabah, gökte alevler saçan güneşin altında yüzen ova, işte bu uğultuya gebeydi. Topraktan insanlar bitiyordu, saban izlerinde ağır ağır kapkara, öç alıcı bir ordu filizleniyordu; bu ordu pek yakında bütün toprağı çatlatacak olan gelecek yüzyılların ürünleri için boy atıyordu”.
Germinal
GerminalEmile Zola · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201910,9bin okunma
·
206 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.