Gönderi

Sana yorgunluklarımdan, yalnızlığımdan bahsedeceğim. Kalabalıklardan, hiç gülmeyen resimlerimden, haykırışlarımdan bahsedeceğim. Çok yorgunum diyip, kendimi atmaya çalışmalarımdan bahsedeceğim. Sekiz şubat ikibinondokuz, leylâ ablanın dizleri. Ağlamak ama çığlık çığlığa. Ağrısından uyuyamadığım acıyı, yorgunum diyerek anlattım. Beni çok korkutuyorsun, morarmış gözlerinle dedi. O gün yine gülümsedim. bir mart ikibinondokuz, bir ölünün yaşadıklarını hissetmek. Kemiklerinin kırılması, o arabanın ona çarpması, defalarca sarsılması. Sarsıldım. Bir nisan ikibinondokuz, mezar taşı temizlemek. Eskimiş. Her şey eskir. Ayakkabılar, kıyafetler, mezar taşı bile eskir. İki nisan, ölümümü istemek, tehdit. Sevileceğini sanıyor musun, dedi. O kişi yerine üzüldüm. Senden kurtarsın beni yeter. Seni. Kaybetseydim. O. Yaşasaydı. Ölmeyi diledim. Boğazıma bir bıçak dayansın ve sadece bir hamle ile kessin istedim. Ölüm kadar unutulan olmak istedim. Adım unutulsun, sevdiklerim hiçbir şey olmamış gibi devam etsin istedim. Unutun, unutulmak istiyorum.
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.