Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cherry

Cherry
@meliotae
Melodilerin arasına sıkışmış birkaç parça çığlık.
6 okur puanı
Mayıs 2021 tarihinde katıldı
Ruhuma aldığım darbeler sonucu paramparça olma ve her parçanın acı içinde boşlukta süzülmesi. Gittiğim yollar karanlık ve sonu belirsiz. Yol kenarları at ve karga cesetleri dolu. Bitmiş ve kaybedilmiş bir savaşın sonrasından geçiyorum. Kabuslar gerçeği ele geçirmiş, yaşadığım gerçeklik yoğun ve bulanık, Tıpkı zihnim ve hislerim gibi. Durmadan şehirler değiştirirken vedaları etmiyorum, uğradığım her kentte çıkmaz, varoş ve harabe neresi varsa oraya sığınıyorum, kendi içime dönmüş gibi oluyorum. Sonra dilimin ucuna gelip söyleyemediğim her kelime dilimi kesiyor, lal oluyorum. Sahte gülüşlere kanıp yüzümü kaybediyorum. Kaybedilecek bütün anlamlarımı çoktan kaybettim. En son düştüğüm yer yalnız ve yaşlı bir tanrının nasırlı avuçları oluyor. Biten her şeyin kanaması ve kederiyle baş başa sessizliğe gömülüyorum. Hala acıtsa da nefes alıyorum, hissediyorum. Kaybolmuş olsamda farkındayım karanlığın. Beni öldürse öldürse bu yaşanmışlık ve tanıklıkların ardından kalan anlamsız farkındalık öldürecek.
Reklam
Ölüm gelecek ve bana senin gözlerinle bakacak- eski bir vicdan azabı yahut saçma bir günah gibi sabahtan akşama dek uykusuz, donuk, bizi izleyen ölüm. Gözlerin dilsiz bir çığlık, boş bir söz olacak, beyhude bir sessizlik. Bu yüzdendir her sabah kendi gözlerini görmen yalnız aynaya bakındığında ve o gün, ah, değerli umut, biz de öğreneceğiz hayat ve hiç olduğunu senin. Ölümün bir bakışı vardır hepimiz için. Ölüm gelecek ve bana senin gözlerinle bakacak. Bu, bitirmeye benzeyecek bir günahı, aynada yeniden beliren bir ölü yüzü görmeye benzeyecek, dinlemeye benzeyecek suskun bir dudağı, Dilsiz düşeceğiz ortasına burgacın.
Ağlıyorum, biraz sonra bu ağlayışıma birkaç kuş uyanıverecek ve bana neden ağladığımı sormak üzere parmaklarımın üzerine konmaya yeltenecekler. Ben onları kırmaktan korktuğum için hem yazmayı hem ağlamayı bırakacağım ve hayatıma yine sessiz kaldığım yerden ya da kalamadığım yerden devam edeceğim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sana yorgunluklarımdan, yalnızlığımdan bahsedeceğim. Kalabalıklardan, hiç gülmeyen resimlerimden, haykırışlarımdan bahsedeceğim. Çok yorgunum diyip, kendimi atmaya çalışmalarımdan bahsedeceğim. Sekiz şubat ikibinondokuz, leylâ ablanın dizleri. Ağlamak ama çığlık çığlığa. Ağrısından uyuyamadığım acıyı, yorgunum diyerek anlattım. Beni çok korkutuyorsun, morarmış gözlerinle dedi. O gün yine gülümsedim. bir mart ikibinondokuz, bir ölünün yaşadıklarını hissetmek. Kemiklerinin kırılması, o arabanın ona çarpması, defalarca sarsılması. Sarsıldım. Bir nisan ikibinondokuz, mezar taşı temizlemek. Eskimiş. Her şey eskir. Ayakkabılar, kıyafetler, mezar taşı bile eskir. İki nisan, ölümümü istemek, tehdit. Sevileceğini sanıyor musun, dedi. O kişi yerine üzüldüm. Senden kurtarsın beni yeter. Seni. Kaybetseydim. O. Yaşasaydı. Ölmeyi diledim. Boğazıma bir bıçak dayansın ve sadece bir hamle ile kessin istedim. Ölüm kadar unutulan olmak istedim. Adım unutulsun, sevdiklerim hiçbir şey olmamış gibi devam etsin istedim. Unutun, unutulmak istiyorum.
Reklam
o sancıyı eskimiş yadigar bir ceket gibi. her gittiğin yere götürüyorsun çocuğum. izledim seni birkaç akşam. sanırım varlığına alıştığın bir ağrının yokluğunda ne yapacağını bilmiyorsun ve denemekten korkuyorsun. denemelerin hep ağlatmış ve kanatmış seni. denemelerin hep taşları öptürmüş sana. yastığını ıslatmış. annenin gözlerini yaşartmış. denemelerin güzel sonuçlanmamış ve haklısın çoçuğum sen. izledim seni birkaç akşam. o sancıyı eski bir fotoğrafı cüzdanından kopartamaman gibi. o sancıyı yavrusunu araba çiğnedikten sonra cesedin başından ayrılamayan kedi gibi. o sancıyı yalnız bir anne gibi. her gittiğin yere. üzülüyorum ama haklısın. kahroluyorum ama haklısın. içim kıymıklanıyor ama haklısın. izledim seni birkaç akşam ve biliyor musun yardımcı olabilmeyi de çok istedim. seni soymak istedim tüm ağrılarından. izlerini her neredeyse oradan. her neredeyse oradan bir yara bandı gibi sökebilmeyi. içindeki çocuk cesetlerini toz alır gibi alabilmeyi. hatrındaki o kan kırmızısını yeşeren bir ağaç gibi güzelleştirebilmeyi. içinin bir şeylerden korkan yanlarını öpüp ayağa kaldırabilmeyi çok istedim çocuğum. çok istedim de sen bir kez daha birisine dökülmemeye yeminler etmişsin çok defa ve kahrolsun ki haklısın. üzgünüm ki haklısın.
İyi değilim Clementine. Gözümü kapattığımda ağlayan el bombaları görüyorum. El bombalarına mendil uzatan dinamitler... Karganın biri ejderhayı azarlıyor... Komik.
Kanım buz, dudaklarım buz, hislerim buz Ruhum, kalbim, zihnim hasta! Zehirlerin bulaştığı kan hücreleri gibi Delik deşik bütün varlığım.
Terk ettiğim her şeyin ağırlığı binle çarpılıp beynime yerleşti. Ve ben bu uğurda kolları dimdik durmuş ama zihni sönmüş bir viraneyim.
Özgürlük?
“Puşkin’in Rusyası’nda soylulardan Nariskin, kölelerden oluşan bir orkestra kurmuş. Her bir köle piyanonun bir tuşunu oluşturuyor varsayın. İnsanlardan meydana gelen bu tuhaf çalgıyı koroyla birbirine karıştırmamak gereğini unutmayalım. Çünkü Nariskin’in sazında her köle bir, yalnız bir notayı dile getirir. Her biri görevli olduğu notanın adını taşır; bu ad ile çağrılırmış. Zaman geçtikçe, adamların gerçek adları unutulmuş, sokakta görüldükleri zaman. Bakın, denirmiş, Nariskin’in fa’sı geçiyor. İşte Nariskin’in do’su. Hey! Nariskin’in mi’si, baksana buraya! Nariskin’in re’si nasılsın? Nariskin’in köleleri birer nota olmayı benimsemişler; Bu işlevi yerine getirebilmek için yetenek ister; köle gibi kullanılmaktan daha iyi bir görev değil mi! Köylülerin hiçbirinde direnme görülmüyor, kendilerine sorulduğunda: Sen kimsin? Nariskin’in fa’sıyım. Ya da: Nariskin’in si’siyim. Bir yaşam boyu hep aynı sesi çıkararak yaşayıp ölmek, kimileri için alın yazısı mı?”
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.