Bir kitap, binlerce öykü...
İstanbul'u, onun keşmekeşini, asırlardır süregelen tarihini, o tarihin etkisini hala nasıl sürdürdüğünü, insanlarını, rengarenk ve çeşit çeşit insanlarını, şehrin kadim ruhunu anlatıyor Livaneli. Roman bir şehir güzellemesi olsa da yalnızca güzellikleri değil anlatılan. Dışlananlar, katledilenler, zenginler, sonradan görmeler, kurnazlar, yoksullar, kimsesizler, kadınlar, hatta maymun askerler... Sayamayacağım kadar çok karakterin öyküsü anlatılsa da elbette ana karakterlerimiz de var: Zehra ve Emre. Gezi olaylarında Zehra'nın kafasına gaz kapsülünün isabet etmesiyle tanışıp aşık olan çifti ve yaşadıkları sorunları da okuyoruz bir yandan.
Hayatın her yönüyle, bu toplumun hayatının her yönüyle ilgili türlü türlü tespitler ve iğnelemeler vardı. Aynı zamanda tarihsel bilgilere yer verilmişti ve bu da kitap konusunda beni en çok tatmin eden unsur oldu. Çok severek okudum. Dili de oldukça yalındı. Okumanız için daha neler söylemeliyim, ne kadar övmeliyim inanın bilmiyorum.
Not: Çok farklı ve sayıda karakterin olması ve yazarın didaktik bir üslup kullanması epey eleştirilmiş. Katılmıyorum. Özellikle kısa öykü severlere tavsiyemdir