Gönderi

Zeze.
Ayıp olmasın diye gülse de nereye varmak istediğimi anlayamamıştı. "Bakın, dayıcığım, ben küçücük bir çocukken içimde küçük bir kuş olduğunu ve şarkılar söylediğini zannedərdim. Şarkıları o söylerdi" "Bak sen. Böyle küçük bir kuşa sahib olman harika." "Anlamadınız. Demek istediğim, ben artık küçük kuşumun varlığından şüphe duymaya başladım. Küçük kuşum gerçek değilse içimdeki bu konuşan ve etrafı gören şey nedir ki?" Demek istediğimi anlamıştı; şaşkınlığıma güldü "İstersen açıklayayım, Zezé. Neden böyle, biliyor musun? Artık büyüdüğün için. Büyüyünce de şu duyub etrafı gördüğünü söylediğin şeye bilinç denir. Sen bilinçlendikçe bir şey olacak, nedir hatırlıyor musun, bir seferinde söylemiştim..." "Aklım mı erecek?" "Ne güzel hatırladın. İşte o zaman bir mucize gerçekleşir. Bilincimiz büyür, büyür ve hem kafamızı, hem kalbimizi tamamen ele geçirir. Gözlerimizde ve yaptıklarımızda belli eder kendini." " Anladım. Peki ya küçük kuş?" "Küçük kuşu Tanrı yaratmış, çocuklara dünyayı keşfederken yardımcı olsun diye. Küçük kuşa daha fazla ihtiyaç duymayan çocuklar onu Tanrl'ya iade ederler. Tanrı da senin gibi akıllı çocuklara verir. Hoş değil mi?" Güldüm, mutluydum;
Sayfa 66 - canyayıneviKitabı okudu
·
81 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.