Kitap Tolstoy'un her kitabı gibi insanları anlatıyor. Bizi, duygularımızı, düşüncelerimizi, ruhumuzu, iç dünyamızı, davranışlarımızı... Kısacası insanları anlatıyor. Tolstoy'un tüm kitaplarındaki gibi bu kitabında da durum ve duygu analizleri çok iyiydi. "Bunu ben de yaşadım!" diyordunuz çoğu yerinde. Kitabı okurken Nikolenka'yı Stefan Zweig'ın "Kızıl" kitabındaki Berger karakterine benzettim. İkisi de Gençliğe geçiyorlardı, önce çevreleri tarafından kötü yollara saptırılıyorlardı; masumluklarını, temizliklerini, ruhlarını, benliklerini kaybetmeye zorlanıyorlardı ancak bu zorlanma net bir şekilde değil daha çok çevre ve çevreyi kaybetme korkusuyla oluşuyordu. Gençlikte de aynı şey var. Nehlüdov karakteri ile gençliğe atılan Nikolenka kesinlikle ona uygun olmayan bir ortamdaydı. Berger ile farkı ise Nikolenka'nın bu aydınlanmayı çok geç yaşamış olması. Ancak ikisi de uçurumun kenarından dönüyor. Kitaptaki Nehlüdov ve Nikolenka karakterleri dışında herkes bana sahte, ruhsuz ve duygusuz geldi, samimiyetten uzaklardı. Özellikle Nikolenka'nın abisi Volodya ve baba karakteri.
Bir bakımdan da Tolstoy burada bize "Masumluğunuzu ve benliğinizi kaybetmeyin." diyor.