Hiç solunmamış, düş görülmemiş, var olunmamış.
Ve kör karanlık bir gecede, sütliman denizde bir denizci, nasıl ansızın azılı, ölümcül bir buzdağının hiç habersiz yanına yaklaştığını, onun kımıldattığı rüzgarın dalgın esintisinden anlarsa, işte hiçlik öyle beliriyordu şimdi: Soyları, tükenmeye yüz tutan yıldızların ışıkları, sivrisinek vızıltısı gibi önemsiz kalıyor o sonsuz karanlıkta, bulutsu gezegenler, kışın soğuğundan da geçici; sonsuzluk, iki büklüm, solgun, kıvrılmış yatıyor karanlıkta, kavanoza konulmuş ölü bir yılan gibi, bitimsizlikse, denize açılan bir çitkuşunun parıltısı;
öyle anlaşılmaz bir uçurum ki dokunulmaz sessizlik, galaksilerin tufanları bile sessizce haykırıyorlar, kehribar suskunluğunda.