Gönderi

Haccac-ı Zalim, Kuteybe bin Müslim, Abdurrahman gibi kan dökücü fakat yetenekli komutanların yönettiği Arap ordularının zor ilerleyişinin nedeni vardır. Bedevliikten ileri gelen askeri yetenek, sürat ve otoriter organizasyonla Araplar, Mısır, Suriye, Mezopotamya'da ve İran' da kolay başarı elde etmişlerdi. Fakat göçebe devlet ve ordu sisteminin getirdiği benzer niteliklere sahip Türk aşiretleri karşısında bu başarıyı elde edemiyorlardı. Bununla beraber, bölgede askeri ve toplumsal birlik olmadığından Araplar 700'lerde fütuhalı tamamladı. 708'de Kabil'e kadar ilerlediler. Semerkand ve Buhara gibi şehirler garnizon merkezleri oldu. Bu bölge zaten Farsçanın dari dediğimiz ortak lehçesinin konuşulduğu kent merkezleriydi. Emeviye devrinde İslam dinine giren Arap olmayan unsurlara da zımmi muamelesi gösterildi. Örneğin çoğu halk cizye vergisinin ağırlığından kurtulmak için, bu dine girdiğinden; cizye geliri azalınca, İslam olan mevaliden (gayrı Arap Müslümanlar) cizye vergisi alınmaya devam edildi. Bu ise anarşi ve karışıklığa sebep oldu. Emevilerin İrani ve Türk unsuru ezmesi bu bölgede huzur ve barışın yerleşmesine engel oldu. 9. yüzyıla kadar Araplar Horasan ve Maveraunnehir' de soygun ve tahrip le yönetimi bir arada yürüttüler. Bu dönem boyu eski uygarlık merkezleri ağır tahribata uğradığından ve Arapça resmi dil olduğundan Türk kültürü ağır bir darbe yemiştir. Türkler'in Müslümanlığı kitle halinde kabul edip, direnişten vazgeçmeleri de 10. yüzyıldan başlayarak 13. yüzyıl ortalarına kadar devam eden bir süreçti. Türklerin İslam Medeniyetini süratle benimsemek ve büyük atılımlar yaptıkları gibi hükümler, inceden ineceye araşlırılarak ileri sürülmelidir.
·
86 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.