Gönderi

“Chevalier Ramsay şöyle diyor: "Bir Hintli ya da Çinli filozof, kutsal dinimizi çağdaş dinsizlerimizin ve bütün mezheplerden ikiyüzlü din bilginlerinin onun hakkında verdiği çerçevelere göre değerlendirseydi, kim bilir ne garip fikirlere sahip olurdu? Bu inançsız alaycıların ve safdil karalamacıların kötü ve pek bayağı sistemlerine göre, Yahudilerin Tanrısı son derece zalim, adaletsiz, yantutucu ve aklına eseni yapan bir varlıktır. Aşağı yukarı 6000 yıl önce, bir erkekle bir kadın yaratmış, onları Asya'da, bugün hiçbir kalıntısı bulunmayan güzel bir bahçeye yerleştirmiştir. Bu bahçe her çeşit ağaçlar, pınarlar ve çiçeklerle bezeliymiş. Tanrı onlara, bu güzel bahçenin -bir tanesi dışında- bütün yemişlerinden yararlanma izni vermiş; yasakladığı yemişi onları sürekli bir beden ve ruh sağlığı ve canlılığı içinde tutacak, doğal güçlerini yüceltecek, onları bilge kılacak gizli bir nitelik taşıyan ağaç da ötekilerin ortasındaymış. Şeytan bir yılanın vücuduna girmiş ve ilk kadını bu yasak yemişten yemek için kışkırtmış, kadın da kocasına aynı şeyi yaptırmış. Bu küçük merakla doğal yaşam ve bilgi isteğini cezalandırmak için, Tanrı yalnız ilk atalarımızı cennetten atmakla kalmamış, onların bütün çocuklarını (çocuklarının çocuklarını vb.) yeryüzünde mutsuzluğa, aralarından büyük bir çoğunluğu da sonsuza dek acılara mahkûm etmiştir; hem de, bu masum çocuklarının ruhunun Nero'nun ve Muhammed'in ruhlarıyla nasıl ilişkisi yoksa, Adem'in ruhuyla da öylece ilişkisi olmadığı halde; çünkü skolastik saçmacılara, masalcılara ve mitologlara göre bütün ruhlar lekesiz olarak yaratılır ve oğulcuk [cenin] oluşur oluşmaz, hemen ölümlü bedenlere aşılanır. Tanrı barbarca ve yantutucu nitelikteki alınyazısı ve cezalandırma buyruğunu gerçekleştirmek için, kendi halkı olarak seçtiği belirli bir ulustan başka bütün ulusları karanlık, putatapıcılık ve boşinançlar içinde bırakmıştır. Oysa bu seçilmiş ulus bütün ulusların en budalası, en nankörü, en dik kafalısı ve en hainiydi. Tanrı böylelikle bütün insanlığın büyük çoğunluğunu 4000 yıla yakın bir süre pek kötü bir durumda tuttuktan sonra, birdenbire fikrini değiştirmiş ve Yahudilerin yanı sıra başka uluslara da sevgi duymaya başlamıştır. Öfkesini yatıştırması, öç alıcı adalet isteğini doyurması ve günahı bağışlatmak için ölmesi amacıyla, babası olduğu biricik oğlunu bir insan biçiminde yeryüzüne göndermiştir. Fakat bu muştuyu (İncil’i) çok az ulus duymuştur; bütün ötekiler, üstesinden gelemeyecekleri bir bilisizlik içinde bırakılmalarına karşın, ayrıksız ve herhangi bir bağışlanma umudu olmaksızın lanetlenmişlerdir. Duyanların çoğuysa, ancak Tannı hakkındaki bazı kurgusal kavramlarını ve tapınmanın bazı dış biçimlerini değiştirmişlerdir: Çünkü başka bakımlardan Hıristiyanların büyük bölümü, ahlakça, insanlığın geri kalanı kadar bozuk olmaya devam etmiştir, hatta onlar daha çok aydınlatıldıkları için, sapıklık ve suçları da daha büyük sayılır.”
Sayfa 98 - İmge Kitabevi YayınlarıKitabı okudu
·
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.