Kitabın konusu bir ‘ucuz roman’ çevirmeninin geçmişine yaptığı fantastik yolculuk. Ben de bu kitabı okuyarak geçmişe manevi bir yolculuğa çıktım.
Çok beğendiğim bir kısımla size yazarın yeteneklerini göstermeyi uygun gördüm.
“Sevgilerimin, özlemlerimin, tutkularımın aslan payını vereceğim sana, sen de karşılığına bana ölümsüzlüğü. Orak diğer her şeyi biçerken ben özgürce at koşturacağım sonsuz, yemyeşil kırlarda. Bilmediklerime inanacağım, yapmadıklarımdan güç alacağım, tanımadıklarıma sığınacağım, ihtimallerle tazeleneceğim… İki vakte kadar bir adam öldüreceğim. Evleneceğim sonra. Bir cesedi tek başına taşımak zor iştir çünkü ve aşk, karşılık bulmayan iki sevgi. Mahsustan yanlış yerlere bakacağım, çiçeklere değil vazolara şiirler yazacağım. İnanmadığım şeylere, inanmadığım manalar yükleyeceğim, doğru hayatı yanlış yaşayacağım. Göz önünde görünmez olacağım. Zamanın kanlı ellerini seninle bağlayacağım, insafsız dudaklarını seninle mühürleyeceğim. En güvenli limanım, biricik sevgilim, hayat ışığım… ey benim güzel pişmanlığım…” Sayfa 102