Gönderi

80 syf.
5/10 puan verdi
youtube.com/watch?v=ZUjgh4O... Kitabı elime ilk aldığımda. ‘Ya ben bunun filmini izlemiştim.’ demek oldu. ‘Midnight in Paris’ti abi bu.’ ‘Woody Allen’ın yönettiği o sarı çocukla, güzel mi güzel Marion Cotillard’ın oynadığı film.’ Gerçekten olağanüstü bir geceydi filmdeki. Zamanda yolculuk, sevdiğin insanlarla tanışma, aşk… Kapak film kapağıyla aynı, kitap adı da aşağı yukarı aynı. Neyse dedik başlayalım okumaya. Daha önce Zweig okumamıştım. Benim için farklı bir tecrübe oldu. En azından tanıştığım için memnun kaldım diyebilirim. Bir de kitaptan bağımsız, sahalara dönüyor olmamım verdiği heyecan vardı. Bir gizemle başlayan kitabın sayfalarını çevirdikçe görmeyi beklediğim Midnight in Paris havası yavaş yavaş kayboluyordu çünkü bu kitapta olağanüstü hiçbir şey yoktu. Zweig bir boheme sarılıp şöyle demiş olmalıydı: Hayatın bizzat kendisi bir olağanüstülük değil mi zaten? İşçinin her sabah düzensiz adımlarla aldığı yol, simit satan çocuklar, toprak güneş, çiçek böcek… Hadi len. Yer miyiz biz. Mirasyedi bir gencin içine düştüğü hayat çıkmazından ucuz numaralarla kurtuluşunun anlatıldığı bir klişe bu yazdıkların. Ha tabii ki içimizde böyle boşluğa düşmüş bir amaca sarılmak için bekleyen, kendini kitaba daha ilk sözcüklerden kaptıran bir güruh da mutlaka olacaktır fakat bu demek değildir ki biz bu kitabı amansızca övelim. Kitabın son satırına kadar beklediğiniz olağanüstülük bir türlü gelmiyor arkadaşlar. Hasılı Godot’u bekleyin ama olağanüstülüğü ı-ıh… Kitapta bazı noktalarda büyük yanılgıya düşmüş Zweig. Tasvir edilen zengin karakter ölümüne mutsuz, bir arayış içerisinde; fakir karakterler ise sonuna kadar mutlu, eğlencesi, heyecanı gırla bir hayat yaşıyorlar. Ana karakterimizin sıkıştığı bu dürüst ama heyecansız hayat içerisinden ilk saptığı ve farklı duygular hissettiği an, bir başkasının karısı ile yaşadığı o kesişme anı. Yasak olanın çekiciliğine kendini kaptıran mirasyedi bebemiz bu günahı ile kalmıyor bir de o kadının eşinin ganyan kuponunu çalıp parasına konuyor. İçine düştüğü sarmaldan çıkamayıp çaldığı parayla kupon yapan beyimiz bir de kumar zevkine tadıyor ki değmeyin keyfine. Karakterimizin çaldığı parayla yaptığı kupon da tutunca alınan haz hepten artıyor. Şimdi elimizde olanlar neler: Başkasının karısına sarkıntılık, hırsızlık ve kumar. Gün akşam olurken beyimiz o soğuk evine gitmek istemiyor. Yıllardan sonra hazır bir şeyler hissedebilmişken hayat biraz daha aksın istiyor ve halkın arasına karışıyor. Viyana’nın karanlık sokaklarında müzik sesleri, sarhoş sesleri ve atlıkarıncalar bir cümbüştür ki gidiyor. İlk etapta bu ortamı garipseyen beyimiz suya girdikçe alışıyor çünkü kendisini de onlar kadar kirli hissediyor. Halkı; suç işleyen, bunu kendi içinde başarılı bir şekilde sindirebilmiş bir topluluk olarak görüyor. Daha bugün kendini kirletmiş olması onların arasına karışacak kimliği beyimize sunuyor. Sakat bir fahişeyle başından geçen alelade bir kaçamak artık halkın arasında nefes alıp vermeyi kendisine sağlıyor. Gecenin ilerleyen anlarını fakirlere para vererek, baloncudan balonlar alıp havaya uçurarak ve kilisenin önüne paralarını saçarak geçiriyor. Bütün bu yaşadıklarından sonra gününün muhasebesini yapıp diyor ki ‘Bu olağanüstü bir geceydi.’ Yani çaldığınız bir parayla ganyan bayisine gidip bir kupon yapıp voliyi vurursanız, oradan gelen parayı sağa sola saçtığınızda siz mutluluğun yolunu bulmuş oluyorsunuz. Kitap böyle saçma bir temel üzerine inşa edilmiş. Madem delikanlı gibi bir olağanüstü gece geçirmek istiyorsun: Hak etmediğin parayla yaptığın iyiliği, iyilik saymayacaksın. Elinde olan miras parasını ihtiyaç sahipleriyle paylaşmaya yüreğin yetiyorsa eğer sen gerçekten mutluluğun yolunu bulmuşsun demektir. Bir haram bir günah üzerine düz yola çıkabileceğini düşünen Zweig’i buradan kınıyorum. Bütün bunların yanı sıra kitapta çok sağlam betimlemeler yapmış. Kitap okunur mu okunur. Yazara sonraki kitabı için şans verilir mi tabii ki verilir. İşte ‘Olağanüstü Bir Gece’ böylece bir kitaptı. Bu arada Viyana halkından olsaydım kitapta geçen Olağanüstü Bir Gece’nin yaşandığı tarihte yani 7 Haziran’da hem Zweig’ı anar hem de o günü çeşitli etkinliklerle kutlardım. Esen kalın efendim
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023284 okunma
·
101 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.