Ne tuhaftır ki, evlenmemiş bireye kan kusturan asıl baskı, içten gelen iyi niyetli baskıdır. Bu baskı türünü ailenizden,
dostlarınızdan, komşularınızdan ve bazı durumlarda sevgilinizden görürsünüz. Bu kişilerin niyeti sizin iyiliğinizdir;
kendilerince sizin mutlu olmadığınızı, bütünlüklü bir hayattan mahrum olduğunuzu, eksik kaldığınızı düşünürler ve
geleceğiniz hakkında kaygılanırlar. Etrafa bakarlar, herkes evlenmiş ve mutlu görünüyor; arkadaşlarınızın çocukları
kaç yaşına gelmiş. Bekarlara, yalnızlara yapılan baskıyı ve
yakıştırmaları çok iyi bilirler ve sizin onları yaşamamanız için çırpınırlar. Ayrıca evlilik baskısının bir ucu da onlara değer;
örneğin evlilik zamanı gelip geçmekte olan bir yetişkinin annesi babası olmak kolay bir kimlik değil çünkü. Bu manzara içinde sizin evlenmemiş olmanız onlara ciddi ölçüde acı verir ve eşten dosttan gelen her evlilik haberi acıyı daha da derinleştirir. Denklemi bu şekilde kurdukları için, var güçleri-
yle size yüklenerek sizi "bu saçma düşüncelerden" vazgeçirm-
eye çalışırlar. Yaş ilerledikçe iş öyle bir noktaya varır ki, bu mesele neredeyse aranızdaki iletişimin başlıca konusu haline
gelir. Hem vicdanlı hem de ilkeli olmaya çalışan bir insanın düşebileceği zor durumlardan biridir bu