Gönderi

"Yazmak istedin, yazmayı denedin de; halbuki yazacak hiçbir şeyin yoktu senin. Ne vardı kafanda? Birtakım çocukça fikirler, birkaç tanecik yarı olgunlaşmış duygu, kapkara bir bilgisizlik yığını, aşktan patlayacak hale gelmiş bir yürek ve aşkın kadar büyük, bilgisizliğin kadar boş, değersiz bir tutku. Sen de kalktın yazmak istedin! Pöh, sen daha yazacak şeylere yeni yeni sahip olmaya baş ladın, daha bunun eşiğindesin. Güzellik yaratmak istedin. Peki ama, daha güzelliğin özünü bilmeden nasıl yaratabilirdin gü zelliği? Daha yaşamın esaslı özellikleri hakkında bir şey bilme den, yaşam hakkında yazmak istedin. Dünya senin için bir Çin bilmecesinden farksizken, sen tuttun dünya ve yaradılışın nasıl algılandığı üzerine yazmak istedin; eğer yazsaydın, yazdıkların yaradılışın nasıl algılandığı konusundaki bilgisizliğini ortaya ko yacaktı. Ama sevin oğlum Martin. Artık yazacaksın. Azıcık bili yorsun, çok az biliyorsun, ama daha fazlasını bilmek için doğru yolda ilerliyorsun. Bir gün, eğer şansın varsa, bilinebilecek olan ların hemen hemen hepsini bilme durumuna adamakıllı yaklaşa caksın. O zaman yazarsın."
·
45 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.