Dört dile birden, Fransızca, İngilizce, Almanca ve İtalyanca'ya aynı kusursuzlukta hakimdi ve hepsini gayet mükemmel konuşuyordu.
Az çok da ispanyolca'sı vardı.Bir konuşmaya başladığında, yaşlı adamın belagati, Latince'nin, Yunanca'nın, Fransızca'nın, İngilizce'nin ve İtalyanca'nın parlak arabesklerini Almanca'nın biraz ağır kanaviçesi üzerinde nakış işler gibi işliyordu. Saatler boyunca çoşkulu, bol nükteli, zengin alıntılı, kesin ayrıntılada dolu bir konuşma dökülüyordu ağzından. Birkaç yakınının etrafını çevirip onu geceyarısına kadar dinlediği vakiydi. Onunsa yüz hatlarında bir an bile yorgunluğun izine rastlanmıyor, bakışlarındaki ateş asla sönmüyordu