Kaygusuz, pirinin ağzından, adının konması üstüne, daha çok duramadı. Dudaklarının arasında gezinerek, dili etlerini gıdıklayan kelimeleri birbiri ardınca koyverdi artık...
- Dost, senin yüzünden özge ben,
Kıble-i can bilmezem,
- Pirin hüsnünü severem,
bir gayri iman bilmezem,
- Bana derler ki,
şeyatin senin yolunu azdırır
-Ben şu zerrak sufilerden garı bir şeytan bilmezem...
- Sufi-i salüs, nedendir hüsne munkir geçindiği,
- Ne aceb bela geluptur şu ki,
ben haktan bilmezem,
- Insan ı Kamil ki, derler Mustafa'dır, Murtazadır,
-Yani kim vardır cihanda,
ben gayri insan bilmezem...
- 0 şah-ı hüsnun ışkına,
özümü viran kılmışam,
- Kaygusuz Abdal'dır adım,
cübbe vü kaftan bilmezem..