Gönderi

Sultan ve Cariye
"Zamanında bir padişah ordusuyla bir fethe çıkar. Şehri aldıktan sonra şehrin ortasına bir çadır kurarak bir süre orada konaklar. Çadırın temizlik ve yemeklerini yapmakla görevli bir cariye tutar. Sultan çadırdan çıktığında cariye çadıra gelir temizliğini yapar ve yemeklerini hazırlar, akşam vakti Sultan geri döndüğünde de cariye çadırdan çıkarmış. Bu işler sırasında cariye padişahı birkaç kez görür ve aşık olur. Ancak büyük bir sorun vardır. Bir tarafta koskoca Cihan padişahı diğer tarafta basit bir cariye. Cariye günden güne dertlenir bu sevda ile erir, zayıf düşer. Düşünür, düşünür. Ancak hiçbir çözüm bulamaz. Sıradan bir cariye nasıl olurda hanın karşısına geçer konuşur? Haftalar, aylar derken vakit geçer. Bir gün cariye koskoca sayfaya üç kelime 'Derdi olan neylesin?' yazar ve sultanın masasına bırakıp çadırdan çıkar. Akşam çadırına dönen Sultan masasındaki kağıdı görür ve biraz düşündükten sonra üç kelimenin altına kendi de üç kelime yazar ve kağıdı yine aldığı yere bırakır: 'Derdi neyse söylesin.' Sabah olunca cariye heyecanla çadıra temizlik yapmak üzere gelir ve kağıdı arar gözleri. Dün akşam bıraktığı yerde beklemektedir O büyük Umut. Hemen mektubu alır ve okur, heyecanı daha da artmıştır. Kağıdın altına yazar ve tekrar masaya bırakır: 'Korkuyorsa neylesin?' Akşam çadırına dönen Sultan yeni notu görür ve cevaplar: 'Hiç korkmasın, söylesin.' Ertesi gün bu cevabı gören cariye artık sevdasını anlatması gerektiğini düşünmüş ve cesaret toplamıştır. Sultan'ın dönüş saati gelmiştir sonunda. Cariyenin Sultan karşısında gönlünü dile dökmesi kolay değildir. Heyecandan yüzü kıpkırmızı olur. Kalbi yerinden fırlarcasına atarken titrek sesiyle, 'Efendim...' der. 'Cariyeniz...' diye başlayacakken yüreği dayanamaz ve 'Allah!' diye feryat ederek oracıkta can verir. Cariyenin kalbine sığmayan aşkı ruhunu teslim almıştır. Bu tertemiz, saf aşk karşısında koca Sultan gözünden damlayan yaşı silerek arkasındaki vezire şöyle der: Gerçek aşkı İşte şu cariyeden öğrensinler.Aşık, zikri bırakmadan maşuku için ölene derler. Öyle temizmiş ki, buraya kadar maşuku için gelmiş, son kelimesi Allah olmuştur."
Sayfa 110Kitabı okudu
·
123 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.