Gönderi

Fiziksel ve ahlaksal bünyenin yaratıcısı sen misin? Hayır bünyene ancak, onu isteğine göre yapmış ve biçimlendirmiş olsan tamamen hakim ola­bilirdin. Bir ruhun olduğu için mi kendine özgür, diyorsun? Ön­celikle, tanımlayamayacağın bu keşfi sen yaptın. İçinden gelen bir ses evet, diyor; önce yalan söylüyorsun, bir ses zayıf olduğunu söy­lüyor ve içinde devasa bir boşluk hissediyorsun, bunu, içine attığın bütün şeylerle doldurmak istiyorsun. Yanıtın evet olduğuna inan­san bile, bundan emin misin? Sana öyle olduğunu kim söyledi? Karşıt iki duygu tarafından uzun süre saldırıya uğrayıp da, uzun süre tereddüt ettiğin, şüphe ettiğin zaman, duygulardan birine doğru eğiliyorsun, kararının efendisi olduğunu sanıyorsun; ama, efendi olmak için, hiçbir eğilim sahibi olmamak gerekirdi. Şayet kötülüğün tadı kalbinde kök salmışsa, eğitimin tarafından gelişti­rilmiş kötü eğilimlerle doğmuşsan, iyilik yapmanın efendisi misin? Ve şayet erdemliysen, seni dehşete düşürdüğü halde, suç işleyebilir misin? İyilik ya da kötülük yapmak konusunda özgür müsün? Seni hep yönlendiren şey iyilik duygusu olduğuna göre, kötülük yapamazsın. Bu mücadele, bu iki eğilimin çekişmesidir ve şayet kötülük ya­parsan, bu, erdemli olmaktan çok kötücül olduğun ve en güçlü hararetin üstün geldiği anlamına gelir. İki adam kavga ettikle­rinde, şurası kesindir ki en zayıf, en az becerikli, en az esnek olan, en güçlü, en becerikli, en esnek olan tarafından yenilecektir; kavga ne kadar uzun sürerse sürsün, her zaman bir yenilen olacaktır. Dahili tabiatın için de aynı şey söz konusudur: İyi olduğunu his­settiğin şey kazansa bile, zafer her zaman adaleti sağlar mı? İyi ol­duğuna hükmettiğin şey mutlak iyilik midir, baki olan, ebedi olan var mıdır?
·
133 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.