Gönderi

Bir yazarın evini açması kolay değildir, diye düşünürüm. Ev mahrem olandır, kişiyi ele verendir. Eşyanın biçimi, duruşu, seçilen renkler, hatta yeni ve eskinin oranları, duvardaki resimler, fotoğraflar, kalemin, kağıdın, kitabın varlığı, sergilenmesi dağınık ya da derli toplu olması, hatta kimi araç gerecin, örneğin çay bardağının, tabakların biçimi, hangi maddeden yapıldığı bile önemlidir. Dahası evde giyilmek üzere seçilen giysi, terlik biçimi, karanlık ve aydınlık tercihleri nerdeyse bir kimlik kartı gibidir. Kimi zaman büyük yokluklar içinde büyüleyici bir mekan tasarımı çıkacağı gibi, bazen şaşırtıcı bir tek düzelik, özensiz bir tasarımla karşılaşmak da olanaklıdır. Kimi yazarların evini bir utanma duygusuyla sakındığını, bazısının bunu bir saldırı gibi algıladığını okudum. Ev mahrem olan kuşkusuz! Hele ki bir yazarın evine, bir de orada özel bir anlam arayan okur girerse, iş daha da güç olacaktır. Leyla Erbil’in Evinde...
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.