Gönderi

188 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bu eser benim için şüphesiz çok önemli. Çünkü uzun zamandır okumak istediğim kalemini yakından tanımak istediğim Leyla Erbil'in okuduğum ilk kitabı. Son olmayacağı da malum. Onu hep Ahmed Arif'in büyük aşkı, şiirlerini ithaf ettiği kadın olarak bilirdim. Bir şairi bu kadar büyüleyen bir kadın ancak bir efsunkar olabilirdi derdim. Yanılmadım. Ah aşk... Her şeye rağmen ne güzelsin. Kitap "kız, baba, anne ve kadın" olarak dört başlıkla karşılıyor okurlarını. Kız bölümünde yani başta anlatıcı olarak gördüğümüz Nermin'in ismine rastlamayız. Onu baba kısmında babası Hasan sayesinde anlarız. Annesi de Nuriye'dir. Nermin'in ailesiyle, cinsellik algısıyla, toplumsal değerlerle olan sürekli mücadelesine tanık oluruz kitapta. Sanat camiasından türlü kişilerin uğrak noktası olan "Lambo" isminde meyhana Nermin ve en yakın arkadaşı Meral'in sık gittiği bir yerdir. Eli kalem tutan, okuyup yazan insanlarla hükumetin başının dertte olduğu, oradaki şair ve yazarların sürekli hapse girip çıkan, mahkum edilen insanlar olmasından bellidir. Nermin bulunduğu bu meyhaneye ve daha ismi geçen birkaç meyhanaye annesinden gizli gider. Annesinin kızının namusuna kafayı takmış olmasını, onun görüşlerini eleştirel bir dille anlatmıştır Erbil. Toplum arasında "kızlık zarı" diye adlandırılmasından ve annesinin her defa bunun önemini kızına vurgulamasından dolayı "zar bekçisi" der annesine bir sayfada Nermin. Dönemin devrimci gençlerine karşı hayli ilgilidir Nermin ve hatta bir tanesine yardım ettiği için şiddete maruz kalır. Nermin'in babası gemici olduğu için evden uzak bir hayat sürmektedir. Sık sık annesiyle kalan Nermin, onun çatıştığı bir anne modeli olarak karşımıza çıkar. Kitap marksist görüş açısından önemlidir. Marksist görüş kapitalist görüşün devamı olarak gördüğünden aileyi tehdit olarak görür. Burada da geleneksel aile yapısı ile marksizm arasında sıkışan bir kadın görüyoruz. Özellikle Engels'in evlilik konusundaki görüşlerini göz önünde bulundurursak aile kavramının bir sorgudan geçtiğini fark ederiz. Nermin'in dindar ve muhafazakar kesimden olan anne ve babası onun görüşlerini anlayamaz. Bir kısımda babasının sosyalistliğe olan eleştirisi şu cümleyle karşımıza çıkar: "Bu sosyalistlik ne iyi şeymiş dedim ona bir gün, ‘İnsana hiç iş kalmıyo, ne bokluk varsa düzen yüzünden!’ dinimizi; irade-i cüziyi, irade-i külliyi anlattım ona, işin kolayını bulmuş bunlar, bir güldüydüm ki o gün...” Fikirlerinde öyle kararlıdır ki Nermin, ölüm döşeğindeyken bile babası, Allah'a inanmadığını söyler: "Tanrı manrı yok şimdi, sömürenler ve sömürülenler var." Fakat burada anne tipinin olumsuz anne arketipi olarak karşımıza çıktığını görürüz. Çünkü anne babaya göre daha muhafazakar ve baskıcıdır din konusunda. Bu yüzden Jung'un dediği noktaya çıkar durum. Olumsuz anne arketipinden kurtulmak isteyen Nermin evliliği bir kaçış olarsk görür. Baba kısmında babasının ağzından hastalığı boyunca başından geçenleri okurken, anne bölümünde annenin yaşam algısını ve son olarak da kadın kısmında Nermin'in Bedri ile evlendikten sonraki hayatı karşımıza çıkar. Bu evliliğe de tam ısınmışken eşiyle fikirlerinin çatışması yüzünden derinden etkilenir fakat o kendini adaması gereken tek şeyin davası olduğunu düşünmeye devam eder. Bir edebiyatçı olarak eserde dikkatimi çeken noktalardan biri de ayna metaforuydu. Aşk-ı Memnu'da Bihter'in ayna karşısındakine benzer durumu Nermin'de de görüyoruz. Kendisini inceledikten sonra "Doğru yolda mıyım, halkıma yaklaşabiliyor muyum?" diye sordu. Kendiyle karşı karşıya geldiği kendine sorular sorduğu çok an vardır Nermin'in. Kitapta okurların yüzde doksanının ilgisini çektiğini düşündüğüm namus kavramı da değinilmesi gereken noktalardandır. Meral ve Bedri iki kardeştir ve onların yaşadığı ensest ilişki okuru düşünmeye sevk eder. Nermin'in annesinin erkek çocuk düşkünlüğü de namus kavramının eril düzen üzerinden eleştirildiği noktalardan biridir. Kitabın baba kısmında bazı sayfaları pek severek okuyamasam da özellikle kız ve kadın bölümlerinden ayrı zevk aldığımı belirtmek isterim. Leyla Erbil'in kalemi ile muhakkak tanışılması gerektiğini düşünüyorum.
Tuhaf Bir Kadın
Tuhaf Bir KadınLeyla Erbil · İş Bankası Kültür Yayınları · 20111,990 okunma
·
196 görüntüleme
Burhan ÖZALP okurunun profil resmi
Ahmed Arif hayatı boyunca emekten yana tavır almış, bu yönde mücadele etmiş ve bunun bedelini yeri geldiğinde hapis yatarak ödemiştir. Dolayısıyla Ahmed Arif'in bu yönü çok daha fazla ön plana çıkarılır. Fakat ben yazarların, şairlerin özel hayatlarında neler yaşadıklarını, dönemindeki diğer yazarlarla, şairlerle ve ülkeyle nasıl nasıl ilişki geliştirdikleriyle ayrıca ilgileniyorum. Bu konuda mektuplar çok güzel bir araç... Ve haziranda ölüp ama hep yaşayanlarda bugün: Sevgili Ahmed Arif'i, Cemal Süreya ile arasında geçen ve insanda tebüssüme neden olan bir hikaye ile bu kitaptan yararlanarak anmak istedim. Mektuptaki kadın kim? İyi seyirler... #ahmedarif #cemalsüreya Link: youtu.be/Fo38RRNBDtw
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.