Gönderi

bizim apartmanda oturan bir zenci grup, evde olmadığımız bir zamanda, kapıyı demir levyeyle kırarak hanımın bir kaç parça mücevherini çaldı. Polis bu gibi ahvâlde sadece tesbit yapmakla iktifâ eder. Çalınan şeylerin bedelini herkes sigortadan alır. Her İngiliz evi sigortalıdır. Biz tabii sigortalı değildik. Bunun lüzum ve icabını henüz farkında bile değildik. Giden gitti. Bilâhare taşındığımız evde tedbirli davrandık. Onu sigorta ettirdik. Ne yazık ki, bu ikinci eve de hırsızlar girdi ve yükte hafif, pahada ağır neyimiz varsa çaldı. Polisler, bu gibi ahvâlde sadece hırsızlığın vâkî olup olmadığını tahkik eder. Hırsızla uğraşmazlar. Zira o kadar çok hırsızlık olur ki-baş edemezler. Polis tesbitine gore bin ikiyüz poundluk eşyamız çalınmıştı. Birkaç gün sonra sigortanın bir memuru olan bir noterden dâvetiye aldık. Hanımla verilen adrese gittik. Noter bize İncil üzerine yemin edip edemeyeceğimizi sordu. Edebileceğimizi söyleyince de bize İncil'den bir cümle okudu ve onu tekrarlattı. Akabinde kasasını açıp bin iki yüz poundu elimize verdi. Hayretle sordum? -Hüviyetimize bakmayacak mısınız?!.. Gâliba unuttunuz!” Adam cevap verdi: "-Niçin hüviyetlerinize bakacakmışım? Siz yemin ettiniz bana bu kâfîdir!.." Hey koca Dünya!... Allah'ı, O'nun zâtî hakikatine uygun olmaksızın kabul eden bir gayr-i müslimin ahlâkına bak!.. Böyle bir muâmele Türkiye'de olsa acaba kaç kişi dürüst kalır?!.. Bunun sebebi şudur ki, bir müslümanın her fiili islâmî olmadığı gibi gayr-i müslimin her fiili de küfür ve ilhad icâbınca olmaz. Batıda nice adam vardır ki, ahlâken müslümandır. İslâm Alemi'nde de öyleleri vardır ki, bunlar bir çok davranışlarında kâfirden eşeddirler.
··
281 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.