Gönderi

YAZI-YORUM
Erhan
Erhan
'a Belki de tükenmiştir yazmak da. İnsan tükenmiştir yani soyut olarak. Cismi yerinde dursa da bir varoluş meselesi olarak tükenmiştir. Dilimiz tükenmiştir de belki bu nedenle emojiler icat etmişizdir. Susmanın güzelliği içimizi öyle kavurmuştur ki belki kabuğumuza çekilmekte bulmuşuzdur huzuru. Melankolik bir yaklaşım olmuşuzdur baştan ayağa. Yazmaktan kaçmayı bile yazarak anlatmaktan başka çare bulamamışızdır. Bizi yazmaya teşvik eden adamların kalemine tutunmuşuzdur. Okumuşuz , yazmışız , nihayet yine sonunda susmuşuzdur. Bir hikayesi olmalıydı yazan kişinin evet , hem herkes gibi hem herkesten başka. Aklından çıkmayan cümleler vardı adamın mesela. Yıllarca hatta on yıllarca kafasında kalan ne hikmetse. “Seni o kadar çok hayal ettim ki artık bir hayalsin.” cümlesi örneğin ne demeye aklındaydı nerede okumuştu ? Ya da bir gün ansızın radyoda dinlediği , “Büyüklerin büyüklüğü bizim küçüklüğümüzden” cümlesi nasıl da etkilemişti onu. “Ben seni iskambil destesinde bulmadım ki şansıma küseyim” diyen dizi karakterinin repliği neden bu kadar etkileyiciydi ? “Şarkıyı yüceltmeliyiz” demişti bir gün bir yazar. Yetişemiyordu cümleler bir şarkıya. Bir müziğe , bir dansa , bir coşkuya , bir yolculuğa , bir miyavlamaya , bir göz temasına , bir kulluğa , bir tanrıya , bir suskunluğa , bir koşturmaya , bir sabaha , bir akşama , bir dikkate , bir dalgınlığa , bir varlığa , bir yokluğa. “Varlıkta yokluğu bulmak kolay, asıl zor olan yoklukta yokluğu bulmak” demişti adam. Bu da aklından çıkmıyordu duydu duyalı. Yaralı gönüllere bir klavye tesellisi. Yazmanın uçsuz bucaksız simetrisi. Dengesi , dengesizliği. Yazıyorum öyleyse varım. youtube.com/watch?v=UY0i0NK...
··
755 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.