Gönderi

“Dedik ki “ben” olmanın koşulu “sen” ve “o”nun da dâhil olduğu birlik olarak “biz”dir. O hâlde değerin yeri bu “biz”de nedir? Herşeyden önce “ethos”a geri dönelim ve hatırlayalım. İnsan tarzı bir varoluş nasıl barınır? Yanıtı tektir: Değerce. Değeri insan hayatından çıkarın, insanlık tarihinin bütün insanlık suçlarıyla yüz yüze gelirsiniz. İnsan asla insanlıktan çıkmaz aslında. Hayvanca bulduğumuz davranış biçimleri bile çok insancadır; örneğin “öldürme” tümüyle bir insan davranışıdır. Hayvan “öldürmez”; çünkü bırakın beslenmeyi oyun ya da egzersiz için bile yaptığında mahkum olduğu içgüdüsünün gereğini yapar. Sadece insan “öldürür”; çünkü “öldürmek” ancak kendisinin ölümlü olduğunun farkında bir canlı türünün gerçekleştirebileceği bir eylemdir. Bu anlamda, söz konusu olan, insan için hayatın, hayatta kalma içgüdüsünden farklı bir anlam kazanmasıdır. Bu anlam, hayatı başlı başına bir değer hâline getirdiği içindir ki öldürme tek bir kişiye yönelik olsa da aslında bir değer olarak sembolik anlamda tüm insanlığın yok edilmesidir. Burada değerde saklı yargı ve yargıda altta yatan tümel ve tikel bağlama dikkat çekmek gerekir. (…) … yargılarımızın ya da tikel davranışlarımızın tümel içeriği bizi insan yapan değer bağlamının bağlayıcı koşulunu oluşturur.” s. 158-59
·
137 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.