Gönderi

"...bugünkü egemen kültürde okuyucu, eğitim, haz ve değerlendirme aşamalarında miras alınan estetik ölçütlere, siyasi ve fikrî yani ideolojik bakış açısına bağımlıdır. ... İşte bu "okuyucu", metni, kendi kendine var olan, kendi biçimi, dili, ilişkileri ve boyutlarına sahip bir metin olarak okumaz. Daha doğrusu metni okumaz; zihninde veya kalbinde olup bitenlerin metin tarafından ne derece teyit edildiğini veya ne derece doğrulanmadığını bulmaya çalışır. İster olumlu ister olumsuz olsun, metnin kendisine "yardımcı" olmasını bekler. Bundan dolayı davasını ispatlamasına yardımcı olacak bir belgeye ya da derdine derman olacak bir "reçete"ye nasıl bakarsa metne de öyle bakar. Bu kullanımın sınırlarından kurtulanları ise ihmal eder, susturur veya "anlamaz." Bu tip "okuyucu", inceleme ve sorgulama yoluyla metne doğru ilerlemek ve ona nüfuz etmek için kendini her türlü çabadan peşinen muaf tutar. Kendisini, zımnen kültürü ve kavrama gücü tam bir "okuyucu" varsayar ve metnin kendisine gelip nüfuz etmesini bekler. Doğal olarak okuduğu metnin, anlaşılır ve basit olması gerekmektedir. Aksi takdirde metnin yazarını, ne dediğini bilmeyen, aklı karışık veya en iyi ihtimalle kapalı ve karmaşık olmakla suçlar. Zira ister övgü ister yergi olsun, eleştirinin konusu her zaman metin ve onun yazarıdır. Masum olan ise her zaman "okuyucu". Açıktır ki, bu "okuyucu"nun gerçekleştirdiği "okuma", metni fesheder, yani onu çarpıtıp karartır. Bu fesih, sadece metnin sözde okuyucunun doğrudan ihtiyaçlarını karşılaması gerektiği varsayımından değil, aynı zamanda söz konusu okumanın, öteki'yi okumaktan ziyade bir çeşit kendini okuma şeklinde tezahür etmesinden kaynaklanır."
s. 13-14 / Okumanın Poetikası - Adonis (Çev. Mehmet Hakkı Suçin)Kitabı okudu
··
250 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.