Gönderi

416 syf.
·
Puan vermedi
Peyami Safa denilince birçoğumuzun aklına ortaokul ve lise yıllarında okuduğumuz “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” gelir. Bir de dizi filmi çevrilen “Fatih Harbiye” adlı romanı. Onun “Matmazel Noraliya'nın Koltuğu" ve “ Yalnızız” gibi dünya klasikleri arasında yer alabilecek eserleri ise maalesef daha az tanınıyor. Ben onun adının, bu eserlerindeki psikolojik tahlilleri ve ruhsal çözümlemeleriyle Stefan Zweig ve Dostoyevski gibi büyük ustalarla birlikte anılması gereken isimlerden biri olduğunu düşünüyorum. • • • Bu duyguyu “Yalnızız”ı okurken bir kez daha tüm boyutlarıyla yaşadığımı söylemeliyim. Gerçekten de Stefan Zweig, nasıl “ Sabırsız Yürek”te teğmen Hofmiller’in hikâyesi üzerinden “acımak” duygusunun resmini çekiyorsa, o da Samim ve Meral’in hikâyesi üzerinden “yalnızlık” duygusunun resmini çekiyor. Dostoyevski, nasıl “ Karamazov Kardeşler”de bir baba ve oğullarının hikâyesi üzerinden insanın varoluşu, din, ahlâk, inanç, ateizm, nihilizm, hedenoizm gibi birçok konuyu sorguluyorsa, o da Samim, Besim, Feriha ve Meral gibi karakterleri üzerinden benzer sorgulamaları yapıyor. Özellikle farklı huy, mizaç ve kişiliğe sahip karekterlerin hikâyeleri üzerinden doğu-batı, madde-mana, ruh-beden, aşk-nefret, idealizm ve materyalizm gibi konuları sorgulayarak toplumun yaşadığı buhranı anlamaya çalışıyor. • • • Peyami Safa, yalnızca yaşananları sorgulamakla kalmıyor, Thomas More’un “ Utopia”sında olduğu gibi Samim’in kaleme aldığı “Simeranya”sıyla o dönem insanı ve toplumunun içine düştüğü ruhsal bunalımdan çıkabilmesi için eğitimden sağlığa kadar yaşamın tüm alanlarını kapsayacak bir reçete sunuyor. O, bu reçetesinde insanın yalnızca para, mal, mülk gibi maddi şeylerle mutlu olamayacağını, aynı zamanda yaşamın anlamını keşfedip ruhunu manevi değerlerle doyurduğunda huzura kavuşabileceğini dile getiriyor. Safa bu yönüyle, yalnızca iyi bir hikâye ve roman yazarı değil, aynı zamanda çok iyi bir düşünce insanı olduğunu gösteriyor bizlere. Öyle ki yaptığı psikolojik ve ruhsal çözümlemeleriyle bir psikolog; toplumun içine düştüğü buhranı anlatmada bir sosyolog; “Simeranya”sında ortaya koyduğu düşünceleriyle de bir filozof gibi duygu ve düşüncelerini ortaya koyuyor. • • • Doğrusu “Yalnızız”ı okurken anladım ki insanın asıl yalnızlığı, kalabalıkların içerisinde, ailesinde, anlaşılmadığında ve kimsesiz kaldığında yaşadığı bir duygudan öte kendine olan yalnızlığıymış. Ruhun bedenle, zihnin kalple, duyguların düşünceyle buluşamamasının yalnızlığıymış. İnsanın tüm bu yönleriyle yaşadığı yalnızlığının bir gurbete dönüşmesiymiş. İşte bu yalnızlık insanı ruhen, kalben ve zihnen yıpratıp psikolojik ve ruhsal hastalıklara yol açabiliyormuş. Aslında her insan, çevresinde sevdiği insanlar bulunsa da doğduğu günden yaşama veda ettiği güne kadar bir ömür boyu yalnızmış. Önemli olan insanın bu yalnızlığıyla barışık yaşaması ve yalnızlığını üretkenliğe dönüştürebilmesiymiş. İşte bu yalnızlık insanın özgürlüğüymüş. • • • Nitekim Safa, insanın bu kendi yalnızlığına ve gurbetine son verebilmesi için kitabın sonunda Samim’i hayalen konuşturuyor ve tüm insanlığa, “Bırak şu maddeyi, boğ şu ölçü dehanı, doy şu fizik ve matematik tecessüsüne, kov şu kemiyet fikrini, dal kendi içine, koş kendi kendinin peşinden, bul onu, bul kendini, bul ruhunu, bul, sev, bil, an, gör, kendi içinde gör Allah’ını. Kendine dön, kendine bak, kendine gel…” sözleriyle etkileyici ve sarsıcı bir şekilde sesleniyor. • • • Velhasıl, bir şüpheyle başlayan “Yalnızız”ın hikâyesi, şüphenin karakterlerle etkileşimiyle sürüyor ve bu şüphenin bir gerilime dönüşüp çözümlenmesiyle de sona eriyor. Gerçekten de eser, kurgusu, karakterleri, psikolojik tahlilleri, sosyolojik ve felsefi çözümlemeleriyle muhteşem bir eser. Yazıldığı dönemdeki dil muhafaza edilmesine rağmen okurken insanı yormuyor. Eserin, aynen “Kramazov Kardeşler”de olduğu gibi insanlığın birçok meselesini sorgulayarak gözler önüne sermesiyle herkesin kendine göre bir şeyler bulabileceği bir başyapıt olduğunu düşünüyorum. O nedenle bu etkileyici eseri tüm okurlara mutlaka ama mutlaka okumalarını tavsiye ediyorum. • • • Kitabı okurken ne hikmetse Sezen Aksu’nun “Yalnızlık Senfonisi”* yankılandı durdu kulaklarımda. Kitabı bitirene kadar tekrar tekrar dinleyip durdum. Anladım sonu yok yalnızlığın Her gün çoğalacak Her zaman böyle miydi bilmiyorum Sanki dokunulmazdı çocukken ağlamak Alışır her insan, alışır zamanla kırılıp incinmeye Çünkü olağan yıkılıp yıkılıp yeniden ayağa kalkmak Keyifli okumalar dilerim!
Peyami Safa
Peyami Safa
Yalnızız
Yalnızız
Yalnızız
YalnızızPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 201921,9bin okunma
·
205 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.