Gönderi

176 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Prag'ın kasvetli havasından dünya edebiyatına bir armağan olan Leo Perutz, çağdaşı pek çok Yahudi gibi doğduğu topraklardan göç etmek zorunda bırakılmış, 1938'de göç ettiği Filistin'de, yeni kurulan Yahudi devletinin uyguladığı milliyetçi politikalardan rahatsızlık duyarak savaş sonrası dönemde, 1952'de Avusturya'ya dönen ve burada hayatını kaybeden bir yazarmış. Leonardo'nun Yahudası ise Perutz'un ölümünden iki yıl sonra, 1959'da yayımlanmış. Roman konusundaki düşüncelerimi aktarmadan evvel, Yahuda hakkında da biraz bilgi vermek istiyorum: Hz. İsa'nın on iki havarisinden biri olan Yahuda, peygamberi çarmıha gererek öldürmek isteyen Romalılara, para karşılığında Hz. İsa'nın saklandığı yeri söyleyerek Hristiyanlığa ihanet etmiştir. Bu tarihten sonra Hristiyanlar tarafından Yahuda İşkariyot olarak adlandırılmış ve on iki havari arasından çıkartılarak yerine başka bir havari seçilmiştir. İşkariyot, Türkçede ''hain, ispiyoncu'' anlamlarını karşılamaktadır. Leonardo'nun Yahudası da, Da Vinci tarafından resmedilen dünyaca ünlü Son Akşam Yemeği tablosunun hikayesini anlatmaktadır. Roman, tablosunu bir türlü bitiremeyen Da Vinci'nin, rahip tarafından Milano Dükü'ne şikayet edilmesiyle, mükemmel bir tasvir ve anlatım eşliğinde başlamaktadır. Da Vinci, tabloda eksik kalan Yahuda'yı resmedemediğini çünkü her yeri dolaşmasına karşın onun kadar kötü bir insanla karşılaşmadığını, resmin gerçekçi olabilmesi için Yahuda kadar kötü birini bulup çizmesi gerektiğini ve bunun için sabah akşam uğraştığını ifade etmektedir. Devam eden bölümlerde ise Bohemyalı bir tüccarın, Milano'ya eski bir borcu tahsil etmek için gelmesi ve ardından şehirde görüp aşık olduğu genç bir kızın peşinden sürüklenme hikayesi anlatılmaktadır. Finale doğru hikayeler, birbirini etkileyici bir kurguyla tamamlayarak sonuçlanır. Son dönemde okuduğum en etkileyici metin girişlerinden birine sahip olan Leonardo'nun Yahudası tam bir tarihi roman. Sade ama etkileyici, akıcı ve sağlam kurgusuyla etkileyici bir eser. Okurken sayfaları heyecanla çevirdiğimi, bir yandan da hikayenin asla bitmesini istemediğimi de itiraf etmeliyim. Eser, okurlarını 15. yüzyıl İtalyan şehir devletlerinden Milano'ya götürmekle kalmayıp; gündelik yaşam, kadınların toplum içerisinde konumu, dinin birey ve toplum üzerindeki etkisi, hukuk sisteminin karmaşık ve çetrefilliği, yabancı algısını ve sanatın toplumdaki yerini anlatma gayretinde. Ayrıca hayatın, mutluluğun ve aşkın sorgulanması gibi felsefi yönleri de mevcut. Perutz, her bir ögeyi kurguya o kadar başarılı yedirmiş ki okurken gereksiz olduğunu düşündüğüm hiçbir konuşma ya da bölüm olmadı. Beklentimin altında kalan tek nokta: Da Vinci'nin eserde, tahminimden çok daha az yer bulmasıydı. Tüccara odaklanıldığı kadar Da Vinci'ye de odaklanarak daha dengeli gidilebilirdi diye düşünüyorum. Büyük üstadın hayatına ve düşün dünyasına dair daha fazla ipucu görmek harika olurdu diye düşünüyorum. Sadece harikulade giriş sahnesi ve yine bir o kadar muazzam finali için bile tekrar okunabilecek, muhteşem bir modern klasik. Perutz'un tüm eserlerinin Türkçeye kazandırılması dileğiyle...
Leonardo’nun Yahuda’sı
Leonardo’nun Yahuda’sıLeo Perutz · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20212,398 okunma
·
257 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.