Gönderi

Allah-u Teâlâ şu muhteşem kâinatı bir meydân-ı imtihan olarak yarattığı gibi kâinatın bir misal-i musağğarı yani küçük âlem olan insanı da bir meydân-ı imtihan hâlinde yaratmıştır. Her iki âlemde de aynı veya yaklaşık olaylar cereyan etmekte, muhtelif zıt varlıklar fonksiyonlarını icra etmektedir. Nasıl ki kâinat milyonlarca varlıktan insanlık cemiyeti de milyonlarca, milyarlarca insandan meydana gelmişse tek başına bir insan da, muhtelif organları yerine getiren milyonlarca dokudan ve onları da meydana getiren ve müstakil bir hayata sahip bulunan milyarlarca hücreden meydana gelmektedir. İnsanın fiziki ve maddi cephesinin dışında, ruhi, kalbi, aklı ve manevî cephesi de var ki, bundaki harika ve ihtişamı tarif etmek, izahına kalkışmak beşeri gücün çok çok üzerindedir. İşte böyle maddi ve manevî yönüyle muhteşem olan insanın içerisinde gerek hücreler gerekse manevi melekeler ve cihazlar yönünden olsun dahilî (enfüsî) ve bunun dışarı yansıyan haricî (afâki) cephelerinde hak ve batıl arasında ki savaş bütün şiddetiyle sürmekte ta dünya hayatı son buluncaya kadar devam edip gideceğe benzemektedir. Sanki her hücre müstakil bir insanı temsil eden bir yapı arzetmekte böylece zıt cereyanlar tek tek veya toplu toplu hücreler elde ederek tüm bedene hâkim olma savaşı vermektedir. Bu ıdeolojik savaş öncesi zıt cereyanlardan zayıf durumda olan cephenin bir kısım hazırlık faaliyet hazırlıkları görülmekte.
Sayfa 21 - Emvac YayınlarıKitabı okudu
·
139 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.