Gönderi

Muhabbetullah ve aşkullah denilen Allah sevgisi Allah korkusundan çok daha önemlidir. Esâsen İslâm itikadına göre Allah korkulan bir varlık olmaktan çok; sevilen, sevildiği için de sayılan bir varlıktır. Zira rahmeti gadabını geçmiş, nimeti azabına galip gelmiştir. Umumiyetle halk Allah'tan korktuğu ve çekindiği için onun emirlerine itaat edip yasaklarından uzak kalır. Zira ilâhi gadab ve azabtan kaygılanır. Halbuki yüksek derecedeki insanlar Allah'ı sevip saydıkları için onun yüce iradesine, emir ve yasaklarına riâyet ederler. Zira ilâhi lütfu ve daimi ihsanı ümit ederler. Bütün insanlar, Allah'ın çok geniş olan sevgi dairesi içinde sevişirler. Kainattaki her çeşit sevgi, onun sevgisinin bir tecellisi ve aksidir. Her şeyin kökü ve özü bu sevgidir. Şayet bir kimsenin hamuru bu sevgi mayası ile mayalanmamışsa, o kimseden hiç hayır gelmez. İnsan sevgisinin, hatta hayvan ve bitki sevgisinin esası Allah sevgisidir. Allah'ı sevenler, onun sevgisinin en büyük eseri olan insanı alabildiğine sevdikleri gibi, yine aynı sevginin akisleri ve tecellileri olan hayvanları, bitkileri, ağaçları, çiçekleri, kısaca tümüyle tabiatı sever, ilahi güzellikleri ve özellikleri tabiat aynasında temaşa ederek ona meftun olurlar. Kendilerinde nefretten ve kinden eser kalmaz. Sevilmek için sever, sevmek için sevilirler. Sevmek ve sevilmek ana gayeleri olur, hiç bir şeyle ulaşamadıkları en ulvi ve en kudsi maksada ancak Allah sevgisi ve aşkı ile ulaşırlar. Fuzůli gibi: "Aşk imiş her ne varsa âlemde", Yunus gibi "Sevelim sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz" derler. Yaratandan ötürü yaratılanı hoş görürler.
·
188 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.