Gönderi

116 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
40 yıllık eşini kaybettikten sonra ona kısa, kimi zaman hüzünlü, kimi zaman tebessüm ettiren, yokluğundaki boşluğu hiç akla gelmeyecek örnekleriyle açıklayan, karısını çok seven ve çok özleyen bir adamın mektupları.. Sylvie’den kitapta, kendinden bahsetmeyi cok sevmeyen, daima güler yüzlü olan, nazik, dayanıklı , zevkli, eşine her zaman destek olan, çevresini güzelleştiren bir kadındı. Yazar da eşinin ölümünden sonra, bununla yazarak yüzleşiyor, ona olan özlemi , portmontoda duran kırmızı mantosuna sinen kokusuyla, onun yarım bırakıp bir daha okuyamayacağı kitaplarla tekrar gün yüzüne çıkıyor. Kıyıda köşede kalmış, en basit hatıralarının bile onun için ne kadar özel olduğunu söylüyor. Ve eşi için yarım bıraktığı kitabını, onun adıyla tamamlamaya gidiyor. Yalnızlığını eve yeni bir kedi alarak, eşinden miras kalan bahçe çiçeklerini eşinin adına su içirerek. Eşinin sevdiği yanlarını, ona söyleyemediklerini, onu seçtiği için çok şanslı olduğunu vurguluyor kitapta. “ sen benim kısa ayağıma tıkıştırılan bir takozsun beni ayakta tuttun, sen benim iyi tarafımdın umarım ben de senin en büyük kusurun olmamışımdır.” “ sen pozitif bir kutuptun bense negatif bir kutup. Böylece ışık yanıyordu ve sık sık da kıvılcımlar çıkarıyordu.” Diğer bir can alıcı kısımsa, karısı ölmeden önce yazar her gece karısının nefes alıp almadığını kontrol edermiş, bedenini eliyle yoklayıp soğuyup sogumadığına bakarmış. Karısı da bırak uyuyayım ölmedim merak etme dermiş. Yazar bunu bana artık söyleyemezsin diyor.. Basit yazılmış gibi görünse de içinde çok derin duygular barındırıyor bu kitap.
Dul
DulJean-Louis Fournier · Yapı Kredi Yayınları · 20134,116 okunma
·
67 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.