Gönderi

İki kız annesi olarak, en çok karşılaştığım şeylerden biri de kızlarım uzun saçlarına toka takmak istemediğinde yapılan müdahalelerdi. "Toplasana şunun saçını." ya da "Kestirsene şunun saçlarını." cümlelerini çok duydum, hâlâ zaman zaman duyuyorum. Bu cümleleri her duyduğumda "saçın bile rahatsızlık verdiği" bir yetişkine dönüşümüzü şaşkınlıkla izliyorum. Büyük kızımla üç dört yıl önce gittiğimiz kuaförün, kızımın saçını nasıl keseceğine dair sorularını sürekli bana sorduğunu fark edince "Kızıma sorar mısınız, saç onun ve o kestirmek istiyor." dediğimde çok şaşırmıştı. Hatta ilk kez ağlamadan duran bir kızın saçını kestiğini itiraf etmişti. Çünkü küçük kızlar saçlarını hiç kestirmek istemiyor, anneleri onları zorluyordu. Ben de çocukluğumdan biliyorum bu hissi. Zorla taranmasından, bitlenmesinden sonra giden saçların acısını yani. Normalde "Kökü sende değil mi, nasılsa uzar." cümlesiyle savuşturulan bu üzüntü, aslında çok daha fazla empatiyi istiyor. Bir kız çocuğunun toka takmak istememek gibi bir hakkının olmaması basit gibi görülse de, üzerine mahremiyet, cinsiyet, benlik, kendin olmak hatta tesettür algısı ekseninde baktığımızda ne kadar önemli bir şey olduğunu görürüz. Saçların canı acır vesselam. Çekiştirilerek taranan, zorla toplanan ve kestirilen saçlarla küçük kızların kalbi arasında bir bağ vardır çünkü.
·
228 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.