Gönderi

“Dua Kapı Çalmaktır, Sonrasına Karışmak Haddi Aşmaktır Dua edebilmek kısmettir, kapı çalmaktır. Görünürde cevapsız kalmak reddedilmek değildir. Cevapsız kalmak da bir cevaptır. Cevapsız kalmak, “Dur, düşün, yeniden başla” şeklinde değerlendirilebilir .Her şeye gücü yeten, her şeyi bilen bir güç gerektiğinde cevapsız bırakmayı da bir metot olarak kullanabilir. Duaya karşılık gelmemesi bir bakıma “Sana ne zaman yardım edileceğine ben karar veririm. “ mesajını içerir. Doktora giden bazı hastalar “Ben illa şu ilacı isterim” diye inat ederler. Biz de doktorlar olarak böylesi bir durumda örneğin; “Sen mühendissin ben doktorum. Ben mühendislikten anlamam, sen de doktorluktan anlamazsın. Onun için neyi nasıl yapacağımın kararını ben veririm.“ deriz. Kişinin “doğru” bildiği şey mutlaka onun için faydalı olmayabilir. Onun için , bir insanın duasına illâ ki istediği şekilde cevap verilmesini beklemesi onun kulluk sıfatını, haddini aşması demektir. Tıpkı bir hastanın doktora gidip “Bana illâ şu ilacı yaz” demesi gibidir. Bu, o kişinin hasta kimliğine uymayan bir davranıştır. Hekim “Arkadaş, senin hastalığına o ilacın hiçbir faydası yok” dediğinde o kişiye kötülük yapmış olmaz. Kesitsel düşünen kişi sadece o anki mutluluğunu önemser ama bütünsel düşünen bir kimse hayat boyu kendisi için faydalı olanı görür. O yüzden bir insanın, duasına cevap beklerken bütünsel düşünmesi gerekir. Hem dünya hayatını hem ahiret hayatını düşünmesi lazımdır. Dua edebiliyor olmak bile aslında bir bakıma gemiye girmiş olmak demektir; kaptan köşküne henüz ulaşamamış olsak da en azından limanda kalmadık. Kaptan köşküne ulaşmak istiyorsak da onun zaman ve şartlarına uymalıyız. Gemiye giremediysek işte o zaman asıl kaybedenlerden oluruz. Bu nedenle, insanın dua edebilmesi bir bakıma Rabbinin sahil-i selamete götüren gemisinin bir ferdi olduğunun göstergesidir. Bir kulluğun, bir aidiyetin göstergesidir. O nedenle dua edebiliyor olmak da bizim sahiplenildiğimizi kabul edildiğimizi gösterir. Dua kapı çalmaktır. Kapının ne zaman açılacağının kararını ev sahibine bırakmalıyız. Biz sadece talep ederiz. Unutmayalım ki, hakkıyla istemenin bir şartı da talebe cevap verecek konumda olanın karşısında hadsizlik yapmamaktır.”
·
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.