Gönderi

İskenderiye KütüphanesKütüphanesi Yangını
THEODOTUS (kulaklarına inanamaz): O kadar ha? Sezar, gelecek kuşaklar sizi, kitapların değerini bilmeyen barbar bir asker diye mi tanısın? Bunu mu istiyorsunuz? SEZAR: Theodotus, ben de bir yazarım. Size vereceğim öğüt şu. Mısırlılar kitapların yardımıyla bir düşler dünyasında yaşayacaklarına bırakın da kendi hayatlarını yaşasınlar. THEODOTUS (bir edebiyatçı heyecanı, bir bilgin tutkusuyla diz çöker): Sezar, dünya ancak on kuşakta bir, ölümsüz bir kitaba kavuşur. SEZAR (yumuşamadan): İnsanlara dalkavukluk etmiyorsa onu tutup meydanlarda yakıverirler. THEODOTUS: Tarih olmasa ölüm sizi en adi askerinizin yanına gömerdi. SEZAR: Ölüm bunu yapacak zaten. Daha iyi bir mezar istemiyorum. THEODOTUS: Orada cayır cayır yanan, insanlığın anıları. SEZAR: Utanç verici anılar, varsın yansın. THEODOTUS (çılgınca): Geçmişi yok mu edeceksin? SEZAR: Evet. Yıkıntıları üstüne de geleceği kuracağım. (Theodotus umutsuzluk içinde yumruklarıyla şakaklarını döver.) Ama dinle Theodotus, dinle kralların hocası, sen Pompeius’un başına, dağdaki çobanın bir soğan başına biçtiğinden fazla değer biçmedin. Şimdi yaşlı gözlerle önümde diz çöküp yalvarıyorsun, hem de yalan yanlış çiziktirilmiş birkaç koyun derisi için. Şu anda sana ne bir adam, ne de bir kova su verebilirim. Ama saraydan özgürce çıkabilirsin. Şimdi, doğru Achillas’a git. Yangını söndürmek için alaylarını seferber etsin. (Onu merdivenlere doğru hızla sürükler.)
·
190 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.