Gönderi

Eski kültür hitap sözcüklerinde, bir başka deyişle muhataba verilen kıymette ne kadar vurgulu ve abartılıysa imza sözcüğünde o kadar mütevazı. Kanuni, Ebüssuud Efendi’ye yazdığı o harikulade hitaplarla başlayan ünlü mektubunu “Bende-i Hüda Süleyman Han-ı bi-riya” olarak imzalar. Muhteşem bir güneşin inanılmaz tevazuu. Ne kadar sade. Ama yerine göre. Aynı Kanuni, Fransa Kralı I. Fransuva’ya yazdığı mektubu imzalarken bu kadar mütevazı değildir. Üstelik bu muhteşem imza öylesine genişler ki mektubun sağ alt köşesine sığmaz da varakparenin bir yarısına yayılır. Hz. Peygamber’den, Dört Halife’den, evliyaullahtan döküle döküle Sultan Selim’e kadar varan bir mensubiyetin temsili sorumluluğunu içeren bir ben takdimi ile başlayan geniş bir giriş. Ardından aynı temsil bilinciyle “sen ki” diye muhatabı tanımlayan tek bir cümle: “Sen ki France vilayetinin kralı Françesko’sun”. Ağyare sert, yare yumuşak bir üslup Süleyman’ınki. Muhteşem!
Sayfa 195Kitabı okudu
·
133 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.