Zaman bütün endişelerimi doğru çıkarma ne olur
Var git kendi yoluna, ruhum yalnızlık illetine yeniden düşmüşken
Ve bedenim kendi halinden üzgünken
Birlikte koşamadığım atlar geliyor aklıma
Çocukken ki sessizlik ve üzüntü
Endişe babadan miras mı kaldı bana
Koca gökyüzü üstüme yıkılırken
Bir umut dedim yıllarca
yıkılmış Görüntün birikti aynalar da yığınlarca
Yük ve hamal bedenime yapıştı
Şansım mutluluğumdan payını aldı
Sebebsiz bir kahkaha kadar acı bir tını
Sözcüklerim kan revan anla artık
Dudağımın üstünde ki kıllar ağır işçi
Ruhum kurak bir tarlada değirmenci
Bereketsiz bakışlarla dolu ömrüm
Ah dayak düşkünü mazoşist gönlüm
Biliyorum hep sebebsiz yere öldürüldüm
Bana acımadı iki yüzlü avrupalı düşünceleriniz
ötekileştirilmiş dahi düşünceleri gibi yalancı oldum
Savruldum, cellatlar buldu ve yetiştirdi beni
Kim sever acı dolu günleri
Keşke ilk keşkem hiç olmasaydı
Ruhum topal kalmasaydı
Masallar mutsuz sonla bitseydi
Bilseydim ve hiç beklemeseydim güzel günleri
Şarkılar söylemeseydim ilk okul neşesiyle
Hep böyle yaşasaydım, boktan hayat endişesiyle
Yazmazdım o zaman yeminle
Belkide yaşamazdım tuhaf olan kendimle..
Farklı olduğun için çürürsün santimle değil milimle
Sahip olamadığın şeylerin önünü ilikle
Eller gününü yaşar, sen ise kendinle