Gönderi

Çeşitli rivayetlerde Allah'ın, insanın hidayeti için iki hüccet belirlediği açıklanmıştır: Akıl ve şeriat. İmam Sâdık (a.s) Hişam'a hitaben şöyle buyurmaktadır: “Ey Hişam, Allah halka iki hüccet tayin etmiştir; zâhir hüccet ve bâtn hüccet. Zâhir hüccet Peygamberler ve İmamlardır, bâtın hüccet ise akildir." Rivayetin umumi oluşuna teveccühle, bu rivayete göre Allah, ahlakî değerleri teşhis etmek için insanlara iki araç sunmuştur:Akıl ve Peygamberler ile İmamlar. Buraya kadar Masumlar'ın (a.s) siyerinde hem insan aklının hemde vahyin birlikte ahlâkî değerleri, doğru ve yanlış davranışları teşhis etmede rol sahibi olduğu konusu anlaşıldı. Şimdi şu soru akla gelmektedir: Ahlâkî değerleri teşhis etmede aklın ve vahyin birbiriyle ilişkisi nasıldır? Acaba her biri bağımsız olarak insanı doğru yola iletir mi? İmam Sâdık'tan (a.s) nakledilen rivayette bu ilişki beyan edilmiştir: "Ilk ve esas olan, her şeyi canlandıran ve takviye kaynağı olan, sonsuz insanın hiç bir şeyden fayda sağlamayacağı şey akıldır. Allah, aklı yarattıklarına ziynet ve nur olarak bahşetmiştir. Allah'ın kulları, akılla kendilerini yaratanı ve yaratılmış olduklarını, Allah'ın baki olduğunu ve kendilerinin fani olduğunu anlayıp kavrayabilirler... Aklın vasıtasıyla iyiyi ve çirkini tanırlar ve karanlığın kökünün cehalette, aydınlığın kökünün ise ilimde olduğunu anlarlar. Bu onlara aklın yol göstermesidir. İmam'a şöyle denildi: Acaba Allah'ın kulları akılla yetinebilirler mi? İmam (a.s) buyurdu: Akıllı kimse, Allah'ın verdiği ve kıvam, ziynet, hidayet kaynağı kıldığı aklın yol göstericiliğiyle Allah'ın hak olduğunu bulur, tek yaratıcısının O olduğunu anlar. Anlar ki yaradanın hoşnut oldukları, hoşnut olmadıkları ve kulluğu olmadan bu konuları anlamayacağını bilmektedir. Eğer Allah'ın iradesine, kerahatine, kulluğunla, günahına dair ilim öğrenmezse aklının bir faydasını göremeyeceğini de bilmektedir. Bu yüzden ilmi ve edebi araştırmak - ki akıl bunlara dayalıdır - akıl sahibi için gereklidir." Bu rivayete göre insan, aklının yardımıyla Allah'ı tanır, aynı aklı vasıtasıyla iyiyi kötüden, çirkini güzelden ayırabildiği gibi. Buna rağmen ilâhi hidayete muhtaçtır. Bu yüzden insan, aklın yardımıyla Allah'a kulluğun, günahın, emirlerin, yasakların olduğunu anlar, Allah'ın emirlerine ulaşabilmek için vahye yönelir ve peygamberler ocağı önünde talebelik için dizini yere vurur.
Sayfa 100 - el-Mustafa YayınlarıKitabı okudu
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.