Gönderi

260 syf.
·
Puan vermedi
·
23 saatte okudu
Hakketen de Bulantı
Bunca düzenli bir dünyadan korkulur mu? Diye başlar yazar kitabın ilk sayfalarında. Sonra korkularını yavaş yavaş okuyucuları ile paylaşır. Demek ki insan kendi yaşam şekline ve zihin-kişilik durumuna göre böyle düzenli bir dünyadan da korkulacağını bize gösterir sayfaları çevirdikçe. En büyük korkusu yalnızlık, yalnız yaşamak ve yalnız ölmek. Her iki üç sayfa içerisinde "yalnızım yapayalnız cümlelerini" sıklıkla tekrarlar durur. Bütün insan yalnızdır sonuçta. Yalnız doğmuş yalnız ölecektir. Kimse anlamaz onu. Kimse sahip çıkmaz yalnızlığına. Herkes kendi yalnızlığını yaşar. Ama yazarın yalnız olma durumu başka. Çocukları korkutan yalnızlık. Ve hastalıklı bir yaşama sürükleyen bir yalnızlık. Örnek olarak da kitabın bir diğer kahramanı otadidakt diye adlandırdığı kişi üzerinden paylaşır yalnızlığın yol açtığı korkunç davranış bozukluğunu. İlk sayfalarında yazar, dünyanın korkulmayacak bir yer olduğunu yazıp da korkularını yaşasa da bu sefer dünyadan midesi bulanır. Ama öyle böyle değil. Her şeyden " bu saçma sapan koca bir varlığın karşısında öfkeden bayılacaktım " (syf. 200) diyerek dünyanın kendisinden iğrenir. Var olan şeyden, çevredeki nesnelerden midesi bulanır mı insanın? Böylece, kitaptaki kahramanın hastalıklı bir bakış penceresinden bakmaya başlar okuyucu. Normal olmayan kişinin bakış penceresinden seyreder dünyayı. Bir atkestanesi izleniminden neler neler okur. Bu şekilde nasıl düşünür insan dersiniz. Gördüğü her bir varlık onun için mide bulantısı sebebidir. Bir öfke, bir güvensizlik içerisinde bakar her neye bakarsa. "Kişi nasıl bakarsa öyle görür" kılişeliği ile yazmıştır yazar her bir satırı. Bunu hissedersiniz. Toplumsal değerler de yoktur artık. Zira değerleri kendi yaratır. Çevrenizde varsa eğer nadir de olsa böyle insanlar, "Ben bir kadının içinden mi çıktım iyyyy" diyerek kendi midesini bulundıranlar, İşte o zaman, anne gibi kutsal bir değeri bile değersizleştirme sebebini artık bu kitabı okuyunca daha iyi anlarsınız. Zira var olmak onlar için bulantı sebebidir. Kendine öfkelenir, durup dururken midesi bulanır. Tabaktan çanaktan güneşten ağaçtan çevresinde gördüğü bir çok şeyden tiksinir. Kendini de sevmez. Bunu çocukken halasından aldığı bir alıntı ile pekiştirir. " eğer uzun zaman aynaya bakarsan, orada bir maymun görürsün " daha da uzun zaman bakmış olmalıyım ki çünkü gördüğüm maymundan beter." Sy 37 Ailecek bunlar psikopat der gülersiniz okurken. Oysa bizim büyükler çocuklarına aynaya bakma duası öğretir. "Yüzümü güzelleştirdiğin gibi huylarımızı da güzelleştir Rabbım." Diye. Ruhsal bozukluğu yaşayan bir insanın iç sesi eşliğinde sayfaları okurken halinize şükredersiniz. Sürekli bir bulantı. Gördüğü her şeyden bir mide bulantısı ve anlayamadığı bir öfke üretir bu tip insan. Ne gariptir ki, hastalıklı ruha sahip insanın, duygularını hissettiklerini yazınca da farklı düşünüyor, felsefe yapıyor der, onu sanatsal bir düzeye ulaştırır insanoğlu. Ne garip bir durum. Oysa o, var olmayı savunarak, iradi özgürlüğünü "Var edenden" yana değil kendinden yana kullanarak kendine yeni değerler üretir. "Var edenin" veya toplumun değerleri yerine kendi değerleri değerlidir. Başkası değil. Ben böyle düşündüm okurken. Kötüyü görüp, iyinin kıymetini anlamak, benim için bu kitapla daha iyi pekişti. İyi okumalar.....
Bulantı
BulantıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 202123,1bin okunma
·
144 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.