Annesi ile sıradan bir hayat yaşayan 15 yaşındaki Sofi, okuldan eve geldiğinde posta kutusunda adına gelmiş nir mektup olduğunu görür. Kendi adına olması onu hayli bir şaşırtmıştır. Ancak kendisini "KİMSİN?" sorusu ile bir girdaba sürükleyeceğini bilmediği Albert Knox ile henüz daha tanışmamıştır. Bu soru ile kim olduğunu ve varlığını sorgulama sürecine gitmiş bulunmaktadır. Ve bu ardı arkası kesilmeyen felsefe mektuplarının daha uzun bir süre romanımızda yer alacağını bilmeliyiz. Düşünün: Bir gün okuldan geldiğinizde sadece bir mektup ile hayatınızın değişeceğini nereden bilebilirdiniz? Bu soru sofi için sonun başlangıcı olmuştur. Peki ama KİMSİN Sofi? Açıkçası kitabın bu kadar güzel olabileceği, felsefeyi gerçekten felsefi olarak düşünmemizi sağlayan, anlatan bir kitap olacağını düşünmeyerek başlamıştım. Felsefeye ortaokuldan beri hep ilgim vardı ama o zamanlar bu kitabın var olduğundan habersizdim. Keşke o zaman biri tavsiye etmiş olsaydı. Kitabı okurken sürekli olarak durup düşünmek, araştırmaktan zevk aldım. Sürekli sırada hangi filozof var acaba? Diye düşünmekten bazen odaklanamayıp defalarca tekrardan okuduğum oldu. Kitabın felsefeye duyulan korku ve ön yargıyı kıracağına inancım çok fazla. Kitapta anlatılan filozofların düşüncelerine göre -aynı Sofie gibi- düşünmek, davranmak o gün içinde yaptığım en iyi şey oluyordu. Çoğunun "İnsanı dinden kiliseden uzaklaştırıyor bu adam!" diye idam edilmeleri beni üzen kısımlardan biriydi. Sofi ve Hilde hakkında o kadar çok teori üretmemi sağlayan Jostein Gaarder'a teşekkürlerimi sunuyorum.

Sofie'nin DünyasıJostein Gaarder · Pan Yayıncılık · 202036,9bin okunma

·

45 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Dilek Akkoca