Gönderi

Türkistan Lejyonu'nun Kurulma Çalışmaları BARBAROSSA HAREKÂTI'ndan önce ve Harekât'ın ilk aylarında, Alman Ordusunun üst komuta kademesi ve "üstün ırk” fikrini benimseyen Alman siyasetçiler, Sovyetler Birliği vatandaşı savaş esirlerinden muharip kuvvetler kurulması fikrine şiddetle karşı çıkmıştır. Alman Ordusunun ve siyasetinin bu direnişi, 1941 sonunda bir miktar yumuşayacaktır. Şark Bakanı Alfred Rosenberg, 14 Aralık 1941'de Hitler'le yaptığı bir görüşme sırasında bu konuyu gündeme getirme cesaretini bulacaktır. Rosenberg, Hitler ile sabık Kızıl Ordu askerleri olan savaş esirlerinden birlikler kurulması hususunu konuşacaktır. Bu görüşmeden önce Rosenberg, Hitler’e Türkistan birliklerinin kurulması ile ilgili bir rapor sunmuştur. Hitler, raporu incelemiştir. Bu görüşmeden kısa bir süre sonra Alman Silâhlı Kuvvetleri (OKW), 30 Aralık 1941'de bir Türkistanlı, bir Ermeni, bir Gürcü ve bir Müslüman Kafkasyalı lejyonunun kurulması için resmî talimat verecektir. Rosenberg ile Hitler, konu hakkında yaptıkları fikir alışverişi sırasında, Türk dünyasını etkisi altına alacak bir Turan hareketinin ortaya çıkma ihtimali de değerlendirilir. Rosenberg, Hitler'e olası bir Turan hareketinin kendileri açısından olumsuz sonuç doğurabileceği yönünde görüş bildirir. Savaş esirleriyle ilgili olarak Rosenberg'in anlattıklarına göre, İstanbul'da yaşayan birçok Kırım Tatar, Alman savaş esiri kamplarını ziyaret ederek soydaşlarının durumunu yerinde görmek için kendilerine başvurmuştur. Rosenberg, Hitler'e kendisinin bu başvuruları reddettiğini bildirir. Bu konuda Hitler de kendisini destekleyecektir. Burada şunu belirtmek gerekir ki, Almanlar tarafından Doğu Taburları (Ostbataillone) olarak adlandırılan birlikler ile Türkistan Taburları (Turk-Bataillone) olarak adlandırılan birlikler, birbirinden farklıdır. Doğu Taburlarının personeli yalnız etnik Ruslar, Belaruslar ve Ukrainlerden de oluşabilirken Türkistan taburlarının personeli yalnızca "Merkezi Asya" ve "Kafkasya" halklarından oluşmuştur. Dolayısıyla burada ilk defa adında “Türk” veya “Türkistan" geçen millet temelli bir silahlı oluşumdan bahsedilmektedir. Türkistan lejyonlarının örgütlenmesinde kritik rol oynayan Claus Schenk Graf von Stauffenberg, lejyonların kurulmasına siyasî bir mesele olarak bakan az sayıda Alman komutandan biriydi. Stauffenberg Alman Kara Kuvvetlerindeki bu lejyonların yardımıyla Kafkasya ve Türkistan'daki halkların “yeniden dirilişini” amaçladığını ifade ediyordu. İlerleyen tarihlerde, bu amacı gerçekleştirmek için diğer millî komitelerden ziyade, Millî Türkistan Birlik Komitesi'nin en uygun komite olduğunu ifade edecekti.. Stauffenberg, lejyonların örgütlenmesi ile uğraşırken yalnız değildi. Kendisi ile benzer fikir yapısına sahip ve Sovyetler Birliği'ni çok iyi tanıyan Ernst-August Köstring gibi subayları , doğu birliklerinin organizasyonu ile ilgili birimlerin başına getirmeyi başarmıştı. Köstring, kuruluşları sırasında “Türkistanlı ve Kafkasyalı Kuvvetler Müfettişi” sıfatıyla Polonya ve Ukrayna'daki lejyonları ziyaret etmişti. Bu ziyaretin ardından Köstring, Alman Kara Kuvvetleri Genel Komutanlığına (Chef des Heeres) bu lejyonlar hakkında olumlu rapor vermişti. Köstring, Ukrayna'daki lejyonları denetlerken, o sırada orada bulunan Alman Hava Kuvvetleri (Luftwaffe) Komutanı Hermann Göring ile de görüşmüş, kendisi bu lejyonların son durumu hakkında bilgilendirmiştir.Köstring daha sonra Mirgorod'a da uğramış ve burada arkadaşı 162. Piyade Tümeni Komutanı Oskar Ritter von Niedermayer'il ziyaret etmiştir. Bu arada, Hitler'in en yakınlarından birisi olan SS Lideri Heinrich Himmler ile Alfred Rosenberg'in kurulacak bu yeni birliklerin kimin sorumluluğu altında olacağı konusunda fikir ayrılığı içinde oldukları da zaman içinde ortaya çıkacaktır. Rosenberg, Şark Bakanı olarak Sovyetler Birliği vatandaşlarını kendi yetki alanında görüyor ve Himmler'in doğu halkları ile ilgili politikalara karışmamasını istiyordu. Hatıratında, Himmler'in “Doğu hakkında hiçbir şey bilmediğini” ifade eden Rosenberg, kendisinin ise "Asyalı gönüllüler ile dostça ilişkiler kurduğunu” yazıyordu. Gerçekten de Rosenberg'in, Müslüman savaş esirlerinin kaderleri üzerinde büyük tesiri olacaktır. Şark bakanlığı tarafından kurulan savaş esiri komisyonları, Alman Ordusu bünyesinde Türkistan Lejyonu gibi milliyet temeline dayalı birliklerin kurulmasında belirleyici rol oyanamıştır."
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.